Bingöl Balı için Avrupa Birliği’ne yapılan coğrafi işaret başvurusu kabul edildi ve üç aylık askı süresi başladı. Üç aylık süre sonunda Bingöl Balı, AB’den coğrafi işaret alan ilk bal olacak.
Bingöl Balının AB coğrafi işaret süreci ile ilgili Türk Patent ve Marka Kurumundan yapılan paylaşımda, “Kurumumuz tarafından "Uluslararası Coğrafi İşaret Seferberliği" kapsamında Avrupa Birliği'ne tescil başvurusunda bulunulan Bingöl Balı için son aşamaya ulaşıldı. AB Komisyonu tarafından başvurusu uygun bulunan Bingöl Balı, AB Resmi Gazetesi’nde bugün ilan edildi. 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edilecek” denildi.
AVRUPA BİRLİĞİ RESMİ GAZETESİNDE YAYINLANDI
Bingöl balına coğrafi işaret verilmesi için belirlenen üç aylık itiraz süresi ile ilgili karar Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlandı.
AB Resmi Gazetesinde Bingöl Balı ile ilgili şu bilgilere yer verildi:
-COĞRAFİ BÖLGENİN KISA TANIMI-
Sınırlandırılan coğrafi alan Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesinde Bingöl iline ait tüm köy ve kasabaları kapsamaktadır.
-COĞRAFİ BÖLGEYLE BAĞLANTI-
'Bingöl Balı' menşe isminin tescili için yapılan başvuru, yalnızca ürünün coğrafi bölgede mevcut doğal ve beşeri faktörlerden kaynaklanan belirli kalite ve özelliklerine dayanmaktadır.
-COĞRAFİ BÖLGENİN ÖZGÜLLÜĞÜ-
Bingöl ili dağlarla çevrilidir. İl genelinde dağlık alanlarda farklı yükseltilerdeki volkanik platolar, dağlık alanları kesip fay hatlarına yerleşen akarsuların oluşturduğu vadiler, dağlık kütleler arasında tektonik aktivite sonucu oluşan ovalar ve havzalar başlıca morfolojik birimlerdir. Kısa mesafelerde değişen rakım ve yer şekilleri topoğrafya, iklim elemanları ve bitki örtüsünde çeşitliliğe yol açmaktadır.
Bingöl'de yıllık yağış miktarı ve güneşli gün sayısının fazla olması bölgenin florasını zenginleştirmektedir. Meşeler ( Quercus petraea subsp. pinnatiloba (K.Koch) Menitsky ve Quercus libani Oliv.) orman alanlarında hakim örtüyü oluşturur. Bozkır alanlarında süt geveni türü Astragalus muschianus Kotschy & Boiss. eski Boiss. ve Astragalus gummifer Labill. bol miktarda bulunur.
Yaylaların ortalama yüksekliği 1 500-2 000 m olduğundan yaz dönemi serin geçer ve çiçeklenme dönemi uzar. Bu durum arıcılık faaliyetleri açısından haziran ayından ekim ayına kadar kullanılabilecek doğal yuvalama alanlarının oluşmasına yol açmaktadır. Ayrıca arıcılık için korunaklı yerel alanlar sağlar.
Bingöl'de ağır sanayi işletmelerinin bulunmaması toprak ve su kaynaklarının temiz kalmasını sağlamıştır.
-ÜRÜNÜN ÖZGÜLLÜĞÜ-
Bingöl ili konumu, doğal koşulları ve üretim değerleri açısından arıcılık faaliyetleri açısından önemli bir yere sahiptir. Bingöl, Anadolu Çaprazının doğusunda, İran-Turan flora bölgesinde yer almakta olup, geniş bölge ve ülkeye göre belirgin bir topoğrafyaya sahip olup, zengin floristik çeşitliliği ve çiçeklenme dönemlerinin geniş olması nedeniyle arıcılık açısından önemli bir potansiyele sahiptir. . Bu nedenle Bingöl ili zengin bir bitki çeşitliliğine sahiptir ve yüksek oranda endemizm göstermektedir. Bingöl'de 300'ü endemik olmak üzere yaklaşık 1.700 bitki türü bulunmaktadır. Ayrıca melissopalinolojik analizlerle 200'den fazla bitki taksonu arı bitkisi olarak kayıt altına alınmıştır. Bu arı bitkileri arasında başlıca bitki familyaları Asteraceae (Papatya familyası), Fabaceae (Baklagil familyası) ve Hypericaceae (St. John's wort familyası)'dır. Bu bitkisel çeşitlilik, 'Bingöl Balı'nın botanik kökenine de açıkça yansıyor.
Botanik açıdan 'Bingöl Balı', ilgili taksonlardan en az birinin Astragalus sp.'nin varlığı da dahil olmak üzere zengin polen içeriği ile karakterize edilir.
-İNSAN FAKTÖRÜ-
Bingöl ilinde uzun yıllardan beri sürdürülen arıcılık faaliyetleri, bulunduğu coğrafya için önemli bir gelir kaynağıdır.
Arıcılık faaliyetleri çoğunlukla gezici arıcılık şeklinde yürütülmektedir. Arıcıların faaliyetleri Mart ayının başında arı kolonilerinin kış boyunca bakımı, beslenmesi ve kraliçe arının yönetimi ile başlar. Bu hazırlık Mayıs ortasına kadar devam eder. Arıcılar, nektar akış hızına bağlı olarak mayıs ayında arılarını coğrafi bölge içerisinde yeniden konumlandırabilirler.
Arıların yerlerinin değiştirilmesi esas olarak yüksekliğe bağlıdır. 1 100 m rakımdan itibaren bitki örtüsü azalmakta, dolayısıyla arılar yerleşim yerlerinden 3-4 km uzaklıktaki 1 900 m ve daha yükseğe, doğal su kaynaklarına, nektar ve polen akışının bol olduğu bölgelere doğru hareket etmektedir.”
Ömer ŞANLI