Tarihte önemli bir yere sahip olan Bingöl, 1926 yılında Elâzığ, 1929 yılında Muş illerine bağlıydı. 1936 yılında il olan Bingöl, 1945 yılında da İl Merkezi olan Çapakçur’un adı Bingöl olarak değiştirildi.

İl sınırları içinde oldukça engebeli ve yüksek arazilere sahip olan Bingöl, Denizden ortalama yüksekliği 1250 metreyi aşar ve dağlar çok geniş bir alan kaplar. Bingöl dağlarının yapısında genellikle bazalt ve andezitler bulunur. Bu püskürük kütle tabandaki tortul tabakalarıyla örtülü, dolayısıyla püskürük kütleler tortul kütlelerden daha gençtir.

Kuzey-batı, güney-doğu yönünde uzanan Bingöl dağlarının kuzey yamaçları hafif eğimli olduğu halde, güney kesimleri oldukça diktir. Güney yamaçta sıcak su kaynaklarına rastlanması bu yamaç yüzeyinin fay çizgisi tarafından dikleştirildiği, dolayısıyla buradan bir çayın geçtiği açıkça anlaşılmaktadır. Türkiye’nin deprem zonları incelendiğinde ilimizin bulunduğu yerden kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan bariz fay hatlarının geçtiği görülür. Bölgede çeşitli istikametlere doğru uzanan fay çizgilerine rastlanır. Fay çizgilerinin, farklı yüzey seviyeleri meydana getirmeden tortul tabakaların altında gizlendiği yer yer satıha çıktığı bu yerlerden de sıcak su kaynaklarının çıktığı gözlenince belirsiz fay çizgilerinin bilgenin her yerinde olabileceği kanaati oluşmaktadır.

“Bingöl İsmi Bölgedeki Bir Dağdan Gelir”

 Bingöl ismi ise bölgedeki bir dağdan gelir. Dağ ise üzerindeki yüzlerce buzul gölden adını alır. Bu efsanevi öykü, karlı dorukları ve buzul gölleriyle ünlü bu dağın Bingöl ilinin sembolü haline gelmesine yol açar.

DERLEYEN: EYLEM ÖZEN