Bingöl Son Dakika haberleri

Bingöl’de Tarım Ve Hayvanlığa Dair Röportaj…

Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Burhan Bahadır ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, Bingöl’ün tarım ve hayvancılık sektöründeki dönüşümü, coğrafi işaretli ürünlerin artan önemi ve bölgedeki modern yatırımların tarımı nasıl dönüştürdüğü üzerine kapsamlı bir değerlendirme yaptık. İşte detaylar…

Bingöl’de Tarım Ve Hayvanlığa Dair Röportaj…
Abone Ol

ÖZEL RÖPORTAJ: EYLEM ÖZEN

Doğal güzellikleriyle öne çıkan, verimli toprakları ve kadim tarım kültürüyle dikkat çeken Bingöl’de, son yıllarda geleneksel üretim biçimleri yalnızca geçim kaynağı olmaktan çıkıp, aynı zamanda kentin ekonomik kalkınmasının da rotasını belirleyen dinamiklere dönüşmüş durumda. Modern yatırımlar, coğrafi işaretli ürünlerle artan katma değer, özel sektör girişimleri ve kamu destekli projelerle birlikte Bingöl tarımı artık sadece yerel değil, ulusal ve uluslararası ölçekte de ses getiren bir yapıya kavuşmuş durumda.

Bu gelişmeleri yerinde öğrenmek, sorunlara ve çözümlere dair detayları birinci ağızdan dinlemek üzere Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürü Dr.Burhan Bahadır ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik. Kent Haber Gazetesine açıklamalarda bulunan Bahadır, kent tarımının dünü, bugünü ve yarını hakkında önemli bilgiler paylaştı. Çayır otundan Bingöl Balı'na, Guldar Domatesinden Yedisu Horoz Fasulyesi’ne kadar birçok ürünün üretim süreçlerini, karşılaşılan zorlukları, hedefleri ve çözüm politikalarını tüm açıklığıyla anlattı.

İşte röportajdan öne çıkan başlıklar;

“BİNGÖL EKONOMİSİNİN ANA OMURGASINI TARIM VE ÖZELİNDE HAYVANCILIK OLUŞTURMAKTADIR”

1) Genel olarak Bingöl tarımından bahsedebilir misiniz? Bingöl'de hangi bitkisel ve hayvansal ürünler üretiliyor? Bunların durumu nedir?

Öncelikle bizleri okurlarımızla buluşturan, bu vesile ile çalışmalarımızın halkımıza ulaşmasına vesile olan siz değerli Bingöl Kent Haber Gazetesine teşekkür ediyorum.

Malumunuz üzere Bingöl ekonomisinin ana omurgasını tarım ve özelinde hayvancılık oluşturmaktadır. Son yıllarda yapılan kamu ve özel sektör yatırımlarıyla beraber Bingöl, kalkınma rotasını da tarım ve hayvancılık olarak belirlemiş durumdadır.

Bu anlamda baktığımızda ilimizde tarımsal faaliyetlerden öne çıkanı hayvancılıktır. Bitkisel üretim ise daha çok hayvancılığa dayalı olarak yapılmaktadır. Bu doğrultuda ilimizde en çok yetiştiriciliği yapılan tarım ürünü, hayvancılıkta önemli bir yem kaynağı olan çayır otudur. Bingöl, 2024 TÜİK verilerine göre 2 Milyon 555 Bin 926 ton çayır otu üretimi ile Türkiye'de 1.sırada yer almaktadır. Ülkemizin çayır otu üretiminin %37'si ilimizde gerçekleştirilmektedir. Yine çayır otunun yanında Yonca üretimi, silajlık mısır üretimi gibi yem bitkilerinin üretimi yaygın olarak yapılmaktadır. Burada özellikle belirtmek isterim, süt sığırcılığının olmazsa olmazı olan silajlık mısır üretiminde ilimizin üretimi 7 yılda 9,2 kat artarak 16 bin tondan 128 bin tona çıkmıştır. Bu gelişmede ana etken son yılların en büyük özel sektör yatırımı olan SÜTAŞ Entegre Tesislerinin ilimizde kurulması ve buna bağlı olarak Bakanlığımızın, Bingöl İl Özel İdaresinin, Fırat Kalkınma Ajansı ve DAP Kalkınma İdaresi gibi kurumların hibe destekli projeleridir.

Yem bitkileri üretimin yanında meyvecilikte ceviz, dut ve çilek yetiştiriciliği ön plana çıkmaktadır.3 bin dekar kapama ceviz bahçesi ve 123 dekar kapama çilek bahçesi ile üretim yapılmaktadır. Özellikle ilimizin Genç İlçesine bağlı Sivan Bölgesinde yetiştirilen dutlardan elde edilen Sivan Dut Pekmezimizin coğrafi işaret sürecinin tamamlanmasının ardından dut yetiştiriciliğine olan ilgi daha da artmıştır. Sivan Dut Pekmezinin yıllık üretimi 300 ton civarındadır. Önümüzdeki yıllarda üretimin 500 ton seviyelerine ulaşması hedeflenmektedir

Meyve üretimin yanında sebze yetiştiriciliğinde ön plana çıkan ürünler; karpuz, domates, kavun, hıyar ve biberdir. İlimiz Merkeze bağlı olan ve halk arasında Guldar olarak adlandırılan Akdurmuş, Yeşilköy, Çiçekyayla, Altınışık, Haziran, Balpınar ve Az Köylerini kapsayan bölgede çok eski yıllardan beri yetiştiriciliği yapılan, kendine has kokusu, tadı aroması ve şekli bulunan Guldar Domatesinin coğrafi işaret tescil çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte domates üretiminde artış görülmüştür. Hali hazırda 200 dekar alanda üretimi yapılan Guldar Domatesinin üretim miktarı 1.200 ton civarındadır. Üretimin 1.000 dekar ve 6 bin ton seviyelerine ulaşması hedeflenmektedir.

İlimiz tarımında ön plana çıkan ve coğrafi işaretli olan bir diğer ürün de Yedisu Horoz Kurufasulyesidir. Coğrafi işaret çalışmaları öncesinde bitme noktasına gelmiş ve yaklaşık 60 dekar gibi küçük bir alanda üretimi yapılan Yedisu Horoz Kurufasulyesinin üretimi günümüzde yaklaşık 2.500 dekar alanda gerçekleştirilmektedir. Mevcut üretim talebi karşılamada yetersiz kalmakta ve her geçen yıl üretim miktarı artmaktadır. Şöyle ifade edeyim Yedisulu hemşehrilerimiz yaz aylarında büyükşehirlerden sadece tatil amaçlı olarak Yedisu’ya geliyordu. Artık baharda gelip boş arazilerine fasulye ekip son baharda hasat ederek büyükşehirlere dönüyorlar.  İlçede sulamaya açılan alanlarla birlikte üretimin 4 bin dekarın üzerine çıkarılması hedeflenmektedir.

Hayvansal ürünlere bakacak olursak ilimizin ön plana çıkan ürünlerinden biri Bingöl Balı'dır. Bingöl Balı Coğrafi İşaretli bir bal olmasının yanında aynı zamanda Türkiye'nin AB Coğrafi İşaretli tek Balı olma özelliği taşımaktadır. Bingöl Balı kalitesi ve kendine has aromasıyla bilinen ve tercih edilen bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu kapsamda Bingöl Balı dünya çapında birçok ödüle layık görülmüştür. Bingöl Balı;2017 yılında düzenlenen "45. APIMONDIA Dünya Aricılar Kongresi'nde Türkiye 1. si ve Dünya 2. si,2022 yılında Londra'da yapılan bir yarışmada ise Süzme Çiçek Balı kategorisinde Dünya 1.si seçilmiştir.2023 Yılında Fransa'nın Başkenti Paris'te yapılan bir yarışmada 3 Altın 1 Platin Ödüle, Ocak 2025 tarihinde Paris'te yapılan "GOLD QUALITY AWARD" Uluslararası Bal Yarışmasında çiçek balı kategorisinde 2 altın madalyaya layık görülmüştür. Bingöl Balına olan talep de her geçen gün artmaktadır. Bingöl Balı Tarım Kredi Kooperatifi ve zincir marketler tarafından satın alınarak iç ve dış piyasaya arz edilmektedir. Bingöl balı yurt içinde olduğu kadar yurtdışında da büyük ilgi görmektedir. Her yıl bir önceki yıla oranla ihraç edilen bal miktarında artış yaşanmaktadır. 2024 yılı TÜİK verilerine göre ilimiz 1.445 ton bal üreterek Türkiye'de 17.sırada yer almıştır.

Bingöl Bal’ının yanında yine coğrafi işaretli olan Bingöl Çobantaşı Kavurması üretimi ön plana çıkmaktadır. Bingöl'de zengin mera varlığı ve yüzyıllardır süre gelen kadim hayvancılık kültürü nedeniyle özellikle küçükbaş hayvancılık ön plana çıkmaktadır. Küçükbaş hayvancılıkla birlikte özellikle ilimizin coğrafi işaretli ürünü olan ve oğlak etinden yapılan, eşsiz tadı, lezzetiyle dillere destan olan coğrafi işaretli Bingöl Çobantaşı Kavurması ön plana çıkan ürünlerimizdendir. 2024 yılında 350 tonun üzerinde kavurma üretimi yapılarak tüketicilerimize sunulmuştur. Burada özellikle şunu ifade edeyim Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere Türkiye'nin birçok kentine ve hatta yurtdışında yaşayan gurbetçilerimiz aracılığıyla dünyanın birçok ülkesine kavurmamız ulaşmaktadır. Oldukça beğenilen ve talep gören kavurmamızın üretimi de her geçen yıl artmaktadır. Çobantaşı Kavurmamız 2017 yılında düzenlenen Türkiye Tarım Ürünleri Oscarları Yarışmasında Türkiye 1. si seçilmiştir

Bunların yanında özellikle çiğ süt üretimimiz, kırmızı et üretimimiz, kanatlı eti üretimimiz de ilimizde hayvansal ürün olarak ön plana çıkan konulardır. Özellikle son yıllarda yapılan kamu ve özel sektör yatırımlarıyla birlikte süt sığırcılığı başta olmak üzere büyükbaş hayvancılıkta yükselen bir ivme yakalanmıştır. Hali hazırda yıllık 108 bin ton süt işleme kapasitesine sahip 9 tesis faaliyet göstermektedir. Yıllık çiğ süt üretimimiz 160 bin ton civarında, kırmızı et üretimimiz ise 12 bin ton seviyelerindedir

“TÜRKİYE, SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLDİR. SU FAKİRİ BİR ÜLKE DE DEĞİLDİR”

2)İklim değişikliğinin Bingöl tarımına etkileri konusunda gözlemleriniz neler?

Küresel ısınma ve iklim değişikliği son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde yoğun olarak gündemi meşgul eden ve gerekli önlemler alınmaz, hazırlıklar yapılmazsa gelecekte tüm dünyamızı tehdit edecek olan çok önemli konulardır

Ulusal ve uluslararası düzeyde araştırmalar yapan kuruluşların yayınladığı raporlardan edindiğimiz bilgilere göre Türkiye, su zengini bir ülke değildir. Su fakiri bir ülke de değildir Ancak su stresi yaşayan bir ülke konumundadır. Bununla birlikte eğer ülkemizde su kaynaklarımızı doğru planlayarak tasarruflu bir şekilde kullanamazsak önümüzdeki 50 yılda bu stres daha da artacak, hatta su fakiri adayı ülke olma konumuna düşeceğiz.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği elbette ilimizi de etkilemektedir. Arap yarımadasından kuzeye doğru her geçen yıl yaklaşan kuraklık çemberi ülkemizin güneydoğusunda etkisi daha çok göstermekte, güneydoğu ile komşu olan ilimizde de bu etkiler az da olsa görülmektedir. Bingöl'de küresel iklim değişiklikleri ile birlikte sıcaklıklar artan yönde, yağışlar ise azalan yönde bir eğilim göstermektedir. Ancak ilimiz yağış bakımından nemli bölgeler sınıfında olması nedeniyle, Türkiye'nin diğer kurak ve yarı kurak bölgelerine göre tarımsal üretimin sıcaklık artışından ve yağış miktarının azalmasından daha az etkilenebileceği ifade edilmektedir. İlimizde hâlihazırda kuraklıktan kaynaklı tarımsal üretimi olumsuz etkileyebilecek derecede sıcaklık artışı ve yağış azalışı görülmemesi yakın gelecekte görülmeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu nedenle bir takım önlemlerin alınması zaruridir. Bu konuda ilgili Bakanlıklarımız tarafından tüm ülkemiz için gerekli çalışmalar yapılmaktadır.

Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığımızın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü gibi teşkilatlarıyla bu konuda ciddi çalışmalar yürüterek havza bazlı su yönetimini ele almakta ve yine havza bazlı taşkın kontrolü, kuraklıkla mücadele gibi birçok proje gerçekleştirmektedir.

2024 yılında uygulamaya koyulan sözleşmeli üretim modeline dayalı tarımsal üretim planlamasının bir gerekçesi de su kısıtı, iklim değişikliği ve küresel ısınmadır. Havzaların su bütçesi, yağış rejimi, toprak yapısı, iklim verileri gibi parametreler dikkate alınarak havzalara uygun ürünlerin belirlenmiş ve üretim planlaması hazırlanmıştır. Bu plan dâhilinde bazı havzalarda çok su tüketen bitkilerin üretimi tamamen kısıtlanırken bu ürünlerin üretimine su kısıtı daha tolere edilebilir havzalarda ihtiyacımızı karşılayacak düzeyde izin verilmektedir. Böylelikle kuraklıkla mücadele, iklim değişikliğine adaptasyon ve su kaynaklarının doğru kullanımı gibi konular havza düzeyinde ele alınarak daha rasyonel çözümler üretilmektedir

Tabi kuraklık ve iklim değişikliğiyle mücadelede önlemlerin alınması her zaman yeterli olmayabilir. Olası afet, kuraklık gibi olayların üreticilerimize olan olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla Tarım Sigortaları (TAR-SİM) tarafından çiftçilerimizin ürünlerine devlet destekli poliçeler düzenlenmektedir. 2017 yılına kadar Tarım Sigortaları (TAR-SİM) Poliçeleri sadece afet zararlarını, yani yangın dolu, sel vb. zararlar ile diğer dış etkenler, vahşi hayvan saldırısı, hırsızlık, kundaklama vb. etkenlerden kaynaklı zararlar kapsamaktaydı. İklim değişikliği ve küresel ısınma konularının artık hayatımızın gündemine oturmasıyla birlikte Bakanlığımız bu konuda önemli bir adım atarak kuraklığı da Tarım Sigortaları (TAR-SİM) kapsamına aldı. 2017 yılından bu yana çiftçilerimiz kuraklık yani genel anlamıyla iklim değişikliğine karşı güvence altına alınmış oldu.

2020-2021 yıllarında yurt genelini etkileyen ciddi bir kuraklık ve verim kaybı yaşanmıştı. Bu yıllarda Tarım Sigortaları (TAR-SİM) poliçesine bakılmaksızın Cumhurbaşkanlığımız afet fonundan çiftçilerimizin verim kaybının telafisine yönelik ilave bir ödeme de yapıldı. Bu gibi durumlarda Devletimiz hem çiftçimizi mağdur etmemek, hem de tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak adına gerekli adımlar atmıştır, atmaya da devam edecektir.

Bunun yanında Bakanlığımız tarafından birçok ilimizde, büyük su kayıplarına neden olan açık sulama kanallarını kapalı sisteme (basınçlı sistem) dönüştürmeye başladı. Bingöl özelinde konuşacak olursak son 20 yıl içerisinde ilimiz Merkez Bingöl Ovası içerisinde Gözeler Sulaması kapalı sisteme dönüştürülerek işletmeye alındı. Yine Yedisu İlçemizde 8 bin dekarlık alanı sulayacak olan basınçlı sulama sistemi kuruldu. Bingöl Ovasının büyük bir kısmını sulayan Gayt-Göynük Sulama Kanallarının da basınçlı sisteme dönüştürülmesi için yatırım kararı alındı. Hali hazırda proje hazırlık aşamasındadır.

Yine Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından tarla içi basınçlı sulama sitemlerine %50 hibe desteği verilmektedir. Yani çiftçilerimizin tarlasına kuracağı damla sulama, yağmurlama sulama, center-pivot (dairesel sulama), linner (doğrusal) sulama sistemleri gibi yüzey sulama yöntemlerine göre büyük oranda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sitemlerine Bakanlığımız %50 hibe desteği vermektedir.

Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak bizler de ilimiz özelinde kuraklığa dayanıklı çeşitlerin denemesini yapmaktayız. Özellikle hayvan yemi olarak kullanılabilecek ve kuraklığa dayanıklı türler bizler için oldukça önemli, bu kapsamda geçtiğimiz yıl Sorghum (Sudan Otu) denemesi yaptık. Yeni çeşitlerin denenmesi konularında araştırma enstitülerimizle ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Bu şekilde hem kuraklık ve iklim değişikliğine adaptasyonu güçlü çeşitleri tespit etmiş oluyoruz hem de ilimiz koşullarına en uygun çeşitleri belirlemeye çalışıyoruz.

Tabi Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak, iklim değişikliği ve küresel ısınma, kuraklık gibi konularda çiftçilerimizi bilinçlendirmek adına eğitim-yayım çalışmalarına da aralıksız devam ediyoruz. Bu kapsamda Tarım ve orman Bakanlığımızın Su Verimliliği Seferberliği Projesi kapsamında birçok yayım çalışmasını gerçekleştirmekteyiz.

Su kaybını ve erozyonu önleyecek toprak işleme tekniklerinin yaygınlaşmasıyla ilgili de eğitim-yayım çalışmaları yapıyoruz. Bingöl ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği bünyesinde Bakanlık ve diğer kuruluşların destekleriyle kurduğumuz Tarım Makinaları Parkı ve Silaj Paketleme Tesisimiz bünyesine bu konuda örnek olması ve çiftçilerimize hizmet vermesi amacıyla 1 adet anıza ekim mibzerini de kazandırdık.

İklim değişikliği, küresel ısınma ve bunun en acı sonuçlarından biri olan kuraklık konularının öneminin farkındayız. Konuyla ilgili Tarım ve Orman Bakanlığımız ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla Tarımsal Su Verimliliği başta olmak üzere, Kentsel Su Verimliliği, Endüstriyel Su Verimliliği, Bireysel Su Verimliliği konularında Su Verimliliği Seferberliği ilkeleri doğrultusunda var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.

“BİRÇOK YERLİ ÇEŞİDİN SERTİFİKALANDIRILMASI İŞLEMİ YÜRÜTÜLMEKTEDİR”

3) Yerli tohum kullanımı ve organik tarım konusunda il genelinde bir artış söz konusu mu?

Öncelikle son yılların popüler konularından biri olan organik tarımla başlamak istiyorum. İlimizde pestisit kullanımı yani halk arasında bilinen adıyla tarım ilacı kullanımı ve kimyevi gübre kullanımı oldukça düşüktür. Bu da ilimiz topraklarının organik tarım ve iyi tarım gibi konularda büyük bir avantaja sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ilimiz Organik Tarım-İyi Tarım gibi uygulamalar açısından henüz yolun başında olan bir il konumundadır.

Son yıllarda bu potansiyeli harekete geçirmek adına İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüzün yaptığı eğitim-yayım çalışmalar neticesinde 13 organik arıcılık işletmemiz açılmıştır. Bu işletmelere 305 adet organik kovan desteği verdik.

Yedisu İlçemizde Yedisu Horoz Kurufasulyesi yetiştiriciliği yapan 13 yetiştiricimize gerekli süreçler tamamlandıktan sonra İyi Tarım belgesi verdik. Yine bu ilçemizde fasulye tarımını desteklemek adına hibeli tohum dağıtımı yapıyoruz. Fasulye tarımında kullanılacak makine-ekipman desteği veriyoruz.

Yerli tohum veya ata tohumu olarak bilinen tohumlar konusunda ise Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürü olarak göreve geldiğim 2018 yılından itibaren çalışma başlattık. İlk olarak köylerimizden ata tohumlarımızı toplamaya başladık. Bu kapsamda ilimizin yerli çeşitlerinden olan Yedisu Horoz Fasulyesi, Gökdere Fasulyesi, Guldar Domatesi, Adaklı Akbinek Buğdayı, Kadran Salatalığı, Dodan Biberi, Bingöl yerli buğdayı (vusare), Adaklı-Kiğı-Şaban Yerli Cevizi gibi çeşitlere ait tohumları toplayarak uygun koşullarda muhafaza ettik. Ardından İl Müdürlüğümüz yerleşkesi içerisinde 500 m2 lik bir alanda bu tohumlardan özellikle sebze tohumlarının ekimini yaparak tohum çoğaltma amacıyla üretim yaptık. 2020 yılında pandemi sürecinde çoğalttığımız bu tohumlardan 75 bine yakın sebze fidesi üreterek çiftçilerimize dağıttık. Bu süreçte seyahat kısıtı uygulandığı için ürettiğimiz sebze fidelerini köylerimize kadar götürerek çiftçilerimize bizzat teslim ettik. Üretim sezonu boyunca da yerinde denetimler gerçekleştirdik.

Bu konuda İl Müdürlüğümüz ile Bingöl Üniversitesi arasında, Bingöl iklimine daha iyi adapte olmuş yerel tohumlar, meyve ağaçları ve diğer bitki çeşitlerinin geliştirilerek gelecek nesillere ulaştırılması amaçlı “Yerel Tohum Ve Yerel Meyveler ile Diğer Çeşitlerin Demonstrasyonu" kurulması konusunda 7 yıllık iş birliği protokolü imzaladık.

Protokol kapsamında, ülkemizin farklı bölgelerinde tescil edilmiş, Tarım Kredi Kooperatifi ve özel bazı kuruluşlardan temin edilen 8 adet buğday ve 4 adet arpa çeşidinin Bingöl ekolojik koşullarında adaptasyonunu belirlemek için çalışmalara başladık. İl Müdürlüğümüz tarafından temin edilen 4 adet yerel buğday çeşidi tohumlarının çoğaltılması ve tescilli çeşitler ile performanslarının belirlenmesi amacıyla üniversite arazisi üzerinde deneme ekimleri yaptık.

Ata tohumlarımızdan olan Guldar Domatesimizin de coğrafi işaret çalışmalarını tamamladık. Ata tohumlarımıza sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. Bu konuda Bakanlığımız Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüze bağlı 7 adet Tohum Test ve Sertifikasyon Merkezi bünyesinde birçok yerli çeşidin sertifikalandırılması işlemi yürütülmektedir.

4)Bingöl'de Mera ve Yaylaların mevut durumu nedir? Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Bingöl, arazi varlığının %30'u mera olan bir il. 2024 TÜİK verilerine göre 655 bin küçükbaş ve 132 bin büyükbaş hayvanımız mevuttur. Bunun yanında her yıl meralarımıza yaz mevsiminde göçer olarak 150 bin ila 200 bin arasında hayvan gelmektedir.

Bingöl'de mera ve yaylacılık kadimden beri süre gelen bir gelenektir. Bingöl yaylaları, çobanları Türkülere, şiirlere konu olmuştur. Kemalettin KAMU, Bingöl Çobanları Şiirinde şöyle der;

Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden

Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden

Anlattı uzun uzun.

Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun

Nadir duyabildiği taze bir heyecanla..

Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla

Bingöl yaylarının mavi dumanlarına,

Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına!

Bingöl hayvancılığı için bu kadar önemli olan mera ve yaylalarımızın büyük bir bölümü, maalesef 90'lı yıllardan 2000 li yıllara kadar tüm bölgemizi etkileyen terör olaylar nedeniyle kullanamaz hale gelmişti. Ancak çok şükür günümüzde bu tür olumsuz hadiseler yaşanmıyor. Bingöl'de hali hazırda özel güvenlik bölgesi olan ve bu nedenle girilmesi yasak olan hiçbir mera ve yayla kalmamıştır. Mera ve yaylalarımız tüm vatandaşlarımızın hizmetine açılmış durumdadır.

Bizler de Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak, bu mera ve yaylalarımızın altyapısının güçlendirilmesi için birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Bunlara kısaca değinecek olursak;

Mera ıslah ve amenajman projeleri kapsamında;2004 yılından günümüze kadar yaklaşık 55 bin hektar mera alanımızda ıslah projelerini tamamladık.

Son 6 yılda ilimiz merkez ve 7 ilçesinde bulunan meralarımızda hayvan içme suyu temini amacıyla 30 adet güneş enerjili sondaj tesisi kurduk. Bingöl İl Özel İdaresi ile birlikte 34 adet hayvan içme suyu göleti kurduk. Bu tesislerimizin bulunduğu yerlere 5.226 adet hayvan suluğu veya diğer bir adıyla sıvat yerleştirdik. Bu suluklarla göletten veya sondajdan elde edilen suyun hayvanlara ulaştırılması sağlanıyor. Meralarımızda bu tesislerimizle birlikte yaklaşık 600 bin küçükbaş veya 60 bin büyükbaş hayvanın içme suyu ihtiyacını karşılamış olduk.

Ayrıca mera ıslahı kapsamında, mera bütünlüğünü bozmadan ve bitki örtüsüne zarar vermeden üreticilerin ürünlerini pazara ulaştırabilmeleri amacıyla mera ve yaylalarda yol, su ve elektrik altyapısının sağlanmasına yönelik çalışmalar yürütmekteyiz.

Meralarımızda otlatma planları yaparak meralardan en verimli şekilde faydalanmaya çalışıyoruz. İhtiyaç fazlası meralarımızda yani bölgede hayvan sayısının otlatma kapasitesinin çok altında olduğu meralarda kiralama yapıyoruz. Otlatma sezonu boyunca kiralanan mera parsellerinden en verimli şekilde faydalanmasını sağlıyoruz. Burada mera kiralamaları ile konu açılmışken bazı yanlış algıları da düzeltmek istiyorum. Mera kiralamaları ihtiyaç fazlası meralar için yapılmaktadır. Yani bir bölgemizde yeterli miktarda hayvan bulunuyorsa o bölgedeki meralar için kiralama ilanına çıkılmaz. Ancak hayvan sayısı yetersizse o mera parselleri için kiralama ilanına çıkılır. Kiralamalarda öncelik ilk olarak mera parselinin bulunduğu ilçe sınırları, sonra il sınırları en son da il dışı başvurulardır. Yani örnek verecek olursak Adaklı İlçemiz sınırları içinde kalan bir veya birden fazla mera parseli kiralama ilanına çıktığı zaman, kiralamada öncelik Adaklı ilçesinden başvuran hayvan sahiplerinindir Eğer ilçe sınırları içinde başvuran yoksa Bingöl'ün herhangi bir ilçesinden başvuran hayvan sahibi önceliklidir. Eğer o da yoksa il dışından talep eden hayvan sahipleri ihaleye girebilmektedir. Burada ihaleyi alan kişinin ihale bedelini yatırması, yeterli hayvanının bulunması gibi bazı şartları taşıması gerekmektedir. Kiralama yapılan mera parselleri hangi köyün idari sınırları içinde kalıyorsa kiralama gelirlerinin %75'i o köyün köy tüzel kişiliği hesabına aktarılır. Geri kalan %25'lik kısmı da Tarım ve Orman Bakanlığımızın mera gelirleri hesabına aktarılır. Bu %25 lik kısım da aslında biraz önce bahsettiğim ıslah projeleri, gölet ve sondajlar gibi mera ıslah ve amenajman projeleri kapsamında ilimize geri dönmektedir. Yani mera kiralamaları ilimiz için büyük bir avantajdır.

Burada şunu da ifade etmek istiyorum. İl dışından ilimize yaz mevsiminde göçer olarak sürüler geldiği gibi ilimizden de özellikle kış mevsimini daha sıcak olan güneydoğu illerinde geçirmek üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Mardin gibi güneydoğu illerine göçerler gitmektedir. Biz İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak hayvan sağlığını korumak ve hastalıklarının yayılmasının önüne geçmek amacıyla ilimizden göçer olarak gidecek olan hayvanların sağlık kontrollerini ve aşılamalarını yapmaktayız. Bu kapsamda 2024 yılında 2016 veteriner sağlık raporu düzenledik ve yaklaşık 62 bin hayvanın göçere çıkmadan önce aşılamalarını yaptık.

Yine il dışından gelen göçerlerin ilimizde bulunan göçer kontrol ve sevk noktalarında gerekli ise aşılarını ve küpeleme işlemlerini yaparak geldikleri illere bunları bildiriyoruz. Ayrıca Valilik Genel Emri ile belirlenen göçer intikal güzergâhlarının dışına çıkılmaması için gerekli kontrolleri kolluk kuvvetleri ile birlikte yapıyoruz.

5) Sulama altyapısı Bingöl'de yeterli mi? Yeni projeler var mı?

Bingöl'de 145.842 hektar tarım alanı mevcuttur. Bu alanın %50'si yani 73.317 hektarı ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi vasfındadır. Biz bu alanın da %47'si devlet kurumları tarafından sulanmaktadır. Geri kalan 53'ü ise halk sulaması olarak sulanmaktadır.

Son yıllarda DSİ tarafından ilimizde önemli yatırımlar yapıldı. Gözeler kapalı sistem sulaması işletmeye alındı, Yedisu Döşengi Ovası sulaması kapalı sistem olarak tamamlandı. Yine Bingöl Ovasının büyük bir kısmını sulamakta olan Gayt-Göynük sulama sisteminin kapalı sisteme dönüştürülmesi yatırım programına alındı. Buradan da ilimize hayırlı olsun diyelim. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Bu konuda Bakanlığımız Tarlaiçi Bireysel Sulama Sistemlerinin desteklenmesi projesi kapsamında %50 hibe desteği vermektedir. Bu kapsamda şu ana kadar toplam 4 milyon 628 bin TL bütçeli 109 projeye %50 hibe desteği verilerek 2.610 dekar alan basınçlı sulamaya kavuşturuldu.

Bakanlık desteklerinin yanında Ziraat Bankası tarafından da çiftçilerimize basınçlı sulama sistemleri için kredi desteği verilmektedir.

“DOĞRUDAN GENÇLERE YÖNELİK PROJELERİMİZ DE MEVCUT”

6)Gençlerin tarıma yönelmesi için ne gibi teşvikler sağlıyorsunuz?

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak her zaman gençlere ve kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. Bütün projelerimizde desteklemelerimizde gençlere ve kadınlara ilave ödemeler yapılmaktadır.

Bunun yanında doğrudan gençlere yönelik projelerimiz de mevcut.2016-2018 yılları arasından uygulanan Genç Çiftçi Projesi bunun bir örneğidir. Yine bu projenin devamı niteliğinde olan tarım ve orman alanında lisans ve ön lisans düzeyinde eğitim almış gençlerimizin projelerine 250 bin TL hibe ödemesi yapılmaktadır. Bu tutar her yıl güncellenmektedir. 2025 yılında da tebliğin yayınlanması bekleniyor.

Yakın zamanda ilana çıkan "Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek" projesinde de başvuru değerlendirme aşamasında genç ve kadın çiftçilere ek puan verilmesi gibi teşvikler verilmiştir. Bakanlığımızın projelerinde genellikle gençlere ve kadınlara öncelik verilmektedir

Genel olarak tüm proje ve desteklemelerimizde kadınlara ve gençlere öncelik ve ilave destek verilmektedir

7) Bingöllü çiftçilere yönelik eğitim çalışmaları ya da kurslar düzenliyor musunuz?

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak en öncelikli görevlerimizden biri zaten çiftçi eğitim-yayım çalışmalarıdır. Biz de İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak çiftçi eğitim-yayım çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Kırsal alanda bitkisel ve hayvansal faaliyet alanlarında üretim yapan çiftçilerimize daha etkin ve verimli tarımsal üretim için kendilerine bilgi ve yöntem sağlamak, kaynakları daha etkin yönetebilmeleri ve kullanabilmeleri için farkındalık oluşturmak, yeni teknolojileri öğretmek ve uygulatmak. İlimizin tarımsal ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunmak, üreticilerimizin daha yüksek refah düzeyine erişimini sağlamak aynıca kendilerinin sosyal ve kültürel yönden de kalkınmalarına yardım etmek amacıyla Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak yılın 12 ayı boyunca çiftçilerimize yönelik eğitim çalışmalarımıza aralıksız olarak devam ediyoruz.

Bu kapsamda 2024 yılında ilimiz merkez ve ilçelerimizdeki köy ve mahallelerde 200 adet çiftçi toplantısı düzenledik. Bu toplantılara 1.783'ü kadın,5.166'si erkek olmak üzere toplam 6.949 çiftçi ve vatandaş katılım sağladı.

2024 yılında Bingöl İl genelinde 9 adet çiftçi kursu açtık. Bu kurslar Bahçe Bakımı, Meyve Ağaçlarında Aşılama, Meyve Ağaçlarında Budama, Sürü Yönetimi Elemanı (Çobanlık), Bahçıvanlık, Orkide Yetiştiriciliği ve Mantar Yetiştiriciliği Kurslarıdır.

Bu kurslara 36'si kadın ve 248'i erkek olmak üzere toplam 284 kursiyer katılarak kurs bitiminde kendilerinde sertifikaları verildi

Bu kurslardan İŞ-KUR ortaklığıyla düzenlenen kurslarda kursiyerlere kurs katılım ücreti de ödenmektedir.

8)Tarımsal kalkınmayı sağlamak adına yerel yönetimlerle iş birliğiniz ne düzeyde?

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak diğer kamu kurum ve kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler ve sanayi kuruluşlarıyla işbirliğini oldukça önemsiyoruz.

Sokak hayvanları, açıkta satılan gıdalar, çevre sağlığı gibi konularda yerel yönetimlerle sürekli işbirliği ve koordinasyon içerisinde çalışmaktayız. Bunun yanında bazı proje ve çalışmalarımızda yerel yönetimlerimizden destek alıyoruz. Örnek olarak 2020 yılında pandemi süreci yaşanırken üretmiş olduğumuz 75 bine yakın yerli sebze fidesini Bingöl Belediyesi'nin desteği ile köylerimize kadar götürerek çiftçilerimize ulaştırdık.

İl düzeyinde işbirliği ve koordinasyonu artırmak için Sayın Valimizin Başkanlığında yerel yönetimlerle ayda bir olmak üzere "Bingöl İli Taşra Birimleri Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı" düzenleniyor. Burada ilimizin sorunları ve çözüm önerileri görüşülerek kurumlar arası koordinasyon sağlanıyor.

Bunun yanında biz Bingöl İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak tarımsal konular özelinde bir kurul kurulmasına öncülük ettik. İl düzeyinde tarımsal konularda koordinasyonu geliştirmek için "Tarım İşbirliği ve Koordinasyon Kurulu" kuruldu. Bundan sonraki süreçte de yerel yönetimlerle olan işbirliğimizi daha da artırarak yerel düzeyde kalkınmaya katkı sunmaya devam edeceğiz.