Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN TÜRK'te Hafta Sonu programına katılarak gündemdeki konuları masaya yatırdı. Ekrem İmamoğlu davasındaki hukuki sürecin siyasete yansımaları, boykot çağrılarının ardından şekillenen tüketici davranışları, Türkiye’nin küresel finansal dalgalanmalara karşı nasıl bir rota izlediği gibi önemli soruları yanıtladı.
İmamoğlu Davası ve Siyasete Etkileri
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Ekrem İmamoğlu davasına ilişkin soruları yanıtladı ve şunları söyledi:
" Hiçbir demokraside meşru dışında bir şeyler yapmanın ayrıcalığı yok. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Demokrasi ve hukuk devleti meşru zeminlerde gerçekleşen süreçlerdir. Muhalefet her fikrini meşru zeminde ifade edebilir. Kamu düzenini bozmadan şiddete yönelmeden, suç olarak tarih edilen eylemlere girmeden her türlü demokratik ifade gerçekleştirilebilir. Ama demokrasi dışı eylemleri güzel kavramlarla övmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Hangi görüşten olursa olsun ben halkımızın bunu tasvip etmediğini düşünüyorum. İfade hürriyeti bir başkasına küfretme hürriyeti değildir. "
“Soruşturmayı Siyasi Alana Çekiyorlar”
Yılmaz, hukuk alanında yaşananları ve bunların siyasi alana taşınmasını da eleştirdi:
"Soruşturmayı siyasi alana çekiyorlar. Yolsuzluk suçlamalarına hukuki çürütme yapmıyorlar. İfade hürriyeti en aykırı fikirleri bile demokratik standartlar içinde ortaya koyabilmek. Ama karşınızdaki insana zarar veriyorsanız, demokrasi sınırlarını aşıyorsunuz demek. Ben ‘Kırarım küfrederim’ deyip bunun bir karşılığı olmasın demek doğru değil."
Yılmaz, hukuki süreçler hakkında da açıklamalarda bulunarak, tutukluluk halinin bağımsız yargının bir kararı olduğunu ve bunun belirli ölçütlere göre uygulandığını belirtti. Ayrıca Türkiye’nin hukuk devleti olduğuna ve herkesin hakkını arama özgürlüğüne sahip olduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, siyasi alanda bazı aktörlerin hukuki soruşturmalara karşı gösterdiği tavrı eleştirerek, "Bir aşamada verilen kararı beğenmiyorsanız başka mekanizmalarla çözebilirsiniz. Bir yolsuzluk iddiası var, bir soruşturma var. Hiç bir argümana cevap vermem tamamen siyasi alana çekerim diye bir anlayış var. Hukuki argümanlara güvenmiyorsunuz ki olayı siyasi alana çekiyorsunuz Yolsuzluk soruşturmaları hakkında diyorum. Bir iddia varsa yapmanız gereken bu argümanları hukuki olarak çürütmeye çalışmaktır. Bunun yerine hiçbir soruya cevap vermem demek ve hukuk üzeri bir varlık gibi kendini ortaya koymak doğru bir yaklaşım değildir.
"Ben haklıyım ben hukukun üzerindeyim" demek hukuk devletine yakışmayan bir tavırdır.
Hukukta da her alanda olduğu gibi yanlışlar olabilir eksikler olabilir. Niye reformlar yapıyoruz? Eksikler var diye yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın beyan ettiği bir reform bir strateji belgesi var. Herkes hukuk çerçevesinde hakkını aramak zorundadır. " dedi.
Mahir Polat’ın Durumu Ve Sağlık Sorunları
Mahir Polat’ın durumu üzerine de konuşan Yılmaz, Polat’ın sağlık durumuna dair bilgilendirme yaparak, "Tüm tutuklular devletimize emanettir. Devlet kurumlarına düşen insanların sağlığını korumaktır. Mahir Polat konusunda hastaneye sevki oluyor. Ardından bu şikayetler devam ettiği için Adli Tıp’a müracaat söz konusu. Adli Tıp uzman kurum. Onun kararı neyse o yönde de işlem yapılacaktır. İşlediği suç ne olursa olsun hapishanede olanlar devletimize ve hukuka emanettir. Hiç kimsenin bir endişesi olmasın. Esas olan özgürlüklerdir. Özgürlüklerle birlikte sorumluluklar da var. Sorumluluk tarafını görmeyip özgürlük tarafına baktığınız zaman başkasına zarar verme noktasına girmektedir. Önemli olan herkesin özgür olması ama birbirimizin hukukuna riayet etmemizdir.
Sokağı terörize etmek de gençlerimizi sevk etmek ve onları yönlendirmek doğru değil. Demokratik haklar elbette kullanılır. Gidersiniz izin alırsınız bu tartışma konusu değil. Gezi olaylarında bunu yaşadık. Vandallıklar yapıldı esnafımıza zarar verildi. İnsanlara küfredildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın annesine alenen küfredildi. Bunlar hiçbir şekilde tasvip edilemez. Çocuklarımızı böyle ortamlara sevk edip timsah göz yaşları dökenleri tasvip etmiyorum.
Bizim parti olarak dünyanın en büyük gençlik organizasyonlarından birine sahibiz. Her türlü ortamda gençlerin siyasete katılmasını istiyoruz. Hiçbir gencimizin sokak terörüne kurban edilmesini istemiyoruz. Finansal piyasalarda belli bir etkilenme oldu sonra yavaş yavaş duruldu. Cumhurbaşkanımızı ve ekonomi yönetimi belli mesajları verdi. Piyasalar durulmuş oldu.
Ekonomide önemli olan temellerdir. Bütçe açığınız hangi noktada, rezervler güçlü mü, bütün bunlara baktığımızda cari açığımız makul seviyelerde. Bütçemiz deprem harcamalarına rağmen kontrol altında. Rezervimiz yeterli yerinde.
Kısa vadeli etkilerin abartılmaması gerektiğine inanıyorum. Kısa vadeli bu etkiyi bir yıla yararak abartı hesaplar yapılıyor. Bir miktar kurda hareketlilik oldu. Dış ticaret bakımından götürüsü kadar getirisi de var.
Programlar her zaman olumlu veya olumsuz. Petrol fiyatları düştü. Bu bizim planlarımızı olumlu etkileyecek. Doğru bir programınız varsa istikameti doğru ise böyle durumlar her zaman olur.
Programınıza sonuna kadar bağlıyız. Kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz. Ana hedeflerimizde farklılık yok. Gerektiğinde ilave adımlar her zaman düşünülebilir.
Yaşanan hadiseler iç gelişmelerle açıklanmamalı dış gelişmeler de var" dedi.
“Muhalefet Partisi Ekonomiye Zarar Vermiş Durumda”
Boykot çağrılarının ardından tüketici davranışlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, Boykottan etkilenme söz konusu değil. Boykotun tutmadığını söyleyebiliriz. Baştan beri yanlış bir çağrı. Ana muhalefet partisi ekonomiye zarar vermiş durumda. Boykot ettiğiniz 85 milyonun ekonomisi. Esnaf dediğiniz sadece AK Partili değil. Boykot çağrısı son derece yanlış siyasetçi bunu yapamaz. Sorumlu bir siyasetçi ülkenin yerli firmalarını hedef gösteremez. Bunu yapıyorsa toplumla kavga ediyordur. İş dünyasından ciddi tepkiler geldi. Bırakın iş sahiplerini ekmeğini kazananlar var orda. Bu tür çağrılar ayrıştırıcı çağrılar. Bir zamanların bu yeşil sermaye tartışmalarına götürür, toplumu kutuplaştırmaya ayrıştırmaya hiç kimsenin hakkı yok.
Bütün milli sermaye grupları bizim varlığımızdır. İhracat yapan hizmet üreten müesseselerdir. Bunları hedef alıyorsanız siz toplumla mücadele ediyorsunuz demektir. Muhalefet toplumla, ekonomi ile kavga eder durumdalar. Burada toplumun itibar edeceğine ihtimal vermiyorum. İnsanımız aklıselimdir. Muhalefet partisi içerisindeki iç çekişmelerin bir yansıması. Yarın kurultay var. Herkes ana muhalefet partisinde en sert siyaset yapma yarışına girmiş durumda. CHP içindeki kavga toplumsal gerilime dönüşmüş durumda. CHP içi kavgayı toplumsal bir kavgaya dönüştürmeye çalışıyorlar.
Gereksiz polemikleri toplumu kutuplaştırıcı meseleleri bir kenara bırakıp toplumun geleceğine sahip çıkmak durumuzdayız" dedi.
Finansal Durum ve Türkiye’nin Ekonomik Geleceği
Küresel ekonomik dalgalanmalara ilişkin de konuşan Yılmaz, Türkiye’nin durumu hakkında şunları söyledi:
" Şu anda baktığımız zaman Merkez'in rezervleri yeterli seviyede. Merkez Bankası rezervlerini kullandığı zaman bunlar buharlaşmıyor. Karşılığında bir TL alıyor. Yarın konjonktür farklı olduğunda bunu tekrar rezervde kullanmak durumunda.
Döviz rezervlerinin yüksek olması emniyet açısında yüksek olması önemli. Neden yabancılar çekindiler? Gezi benzeri uzun vadeli kargaşa olur mu endişesi oluşturuldu. Güvenlik algısından kötümser sürece mi dönüşecek diye bir endişe oluştu. Bunun böyle olmadığı kısa sürece görüştü. CHP kendi içinden geçici bir belediye başkanı seçti. Mekanizmaların işlediği görüldü.
CHP'ye kayyum atanacak gibi şeyler oluşturuldu onlar dağıldı.
CHP'nin kendi içinden insanlar yargıya gidip "burada şaibeli bir kongre var" dediler. Hukuki süreç devam ediyor. Yargı kararını verecek. Yarın da kongre gerçekleşecek.
Demokrasilerde tartışmalar hiçbir zaman bitmez”.
ABD ve Ticaret Hedefleri
ABD'nin Türkiye'ye yönelik vergi politikalarının etkilerini de değerlendiren Yılmaz, Avrupa şu anda iki büyük meydan okuma ile karşı karşıya. Birincisi Ukrayna savaşı ile oluşan güvenlik.
ABD'denin hamleleri ve Çin'den gelen rekabet AB ekonomisi üzerinde bir baskı oluşturuyor. Hem Güvenlik hem de ekonomik tartışmalar var. Her iki açıdan Türkiye'nin önemi artmış durumda. Daha güvenli bir Avrupa Türkiye'nin lehine. Daha güvenli, daha demokratik bir Türkiye Avrupa'nın lehine. Bu toplantılar uzun süredir olmuyordu. 2019'dan bu yana ilk toplantı. Avrupa ile diyaloğun yeniden başlaması sevindirici. Bizim doğan pazarımız Avrupa.
Avrupa ile bu dönem her alanda ilişkilerimizi geliştirmemiz lazım. Parlamentodan farklı sesler çıkabilir. Fransa'da da ana muhalefet ile gelişmeleri biliyorsunuz. Ana muhalefet partisi suçlu bulundu biliyorsunuz.
AB ile ortak menfaatlerimiz var. Bu başlayan diyalog süreci devam etmeli. Sadece güvenlik değil vize ve gümrük birliği süreçleri de devam etmeli.
ABD'nin Ukrayna çabasının yanındayız. Ukrayna'da ateşkes için tüm çabamızı gösteriyoruz. Ancak henüz bir anlaşma yok.
Ukrayna'nın bir taraftan toprak bütünlüğünü savunduk. Bir taraftan da Putin ile diyaloğu devam ettirdik” dedi.
"ABD Vergi Düzenlemeleri Türkiye için Fırsat Sunuyor"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, küresel ekonomik düzenin değişiminde ABD'nin aldığı yeni kararların Türkiye için fırsatlara yol açtığını belirtti. ABD'nin ticaret politikalarındaki değişimlerin, Türkiye'nin ekonomisini nasıl etkilediğine değinen Yılmaz, Bu yaşananlar ekonomik düzenin dönüştüğünü görüyoruz. Eski biçimi ile küresel ekonomiden bahsedemeyiz. ABD şimdi çok farklı bir tavır sergiliyor. Herkes ulusal menfaati için adım adıyor. Bu ortamlar geçiş süreçleri. Herkesin dikkat etmesi gereken risklerin yükseldiği dönemler. Kendimizi güçlü tutmak zorundayız. Sayın Trump'ın aldığı kararlar çok önemli. Başka ülkelerin aldığı kararları iyi takip etmemiz geriyor. Sayın Trump'da müzakere edebiliriz dedi bunu takip etmek gerekiyor.
İlk olarak Türkiye'ye yüzde 10 vergi açıklandı. Şu an için bizim avantajımıza.
Yükselen tarifeler ABD pazarına mal satan ülkelerin başka pazarlara agresif şekilde girmesine neden olur bizim dikkat etmemiz gerekir. Bir yandan da emtia fiyatları düştü o anlamda da bir olumlu etkiden bahsedebiliriz.
Olumlu olumsuz takip etmek durumdayız bunları takip etmek durumundayız. Biz de bu müzakereleri yapacağız 100 milyar dolar ticaret hedefimiz var. Ticaret Bakanımız ABD'ye gidecek yakında. ABD önemli bir ticaret partnerimiz. 32 milyar doları aştı ticaret hacmimiz. 100 milyar dolara taşımak istiyoruz.
Trump'ın açıkladığı tarifeler nispi olarak Türkiye'nin yararına.
Artık korumacı bir dünyaya gittiğimiz çok açık. Her ülkenin kendi menfaatini ortaya koyduğu bir döneme doğru gidiyoruz” ifadelerini kullandı.
"Sayın Bahçeli Ezberleri Bozdu"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamaların Türkiye'nin güvenlik ve kalkınma süreçleri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu belirtti. Yılmaz, Bahçeli'nin çağrısının, terör örgütlerinin sonlandırılması adına önemli bir adım olduğunun altını çizerek, Sayın Bahçeli için çok sevindiğimi ifade etmek isterim. Kendisine hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Çok kıymetli bir devlet insanı. Sayın Bahçeli'nin bir çağrısı oldu. Sayın Bahçeli ezberleri bozdu.
Bu çağrı ile birlikte bu süreçler hızlanmış oldu. Devletimiz titiz bir çalışma yapmaya devam ediyor. Terör örgütünü kurucusundan bir çağrı oldu. "Artık bizim varlık sebebimiz kalmadı" diyerek terör örgütüne "kendinizi feshedin" diye çağrı yaptı. Bu süreç kalkınma standartlarımızı artırıcı bir etki yapacak.
Hiçbir parti terör örgütünün gölgesinde siyaset yapmamalı. Partiler demokratik ortamda her tartışmayı yapmalı.
Bu fesih ile birlikte demokratik rekabet artacaktır. Terör kalkınmanın da demokrasinin de düşmanı. En büyük bedeli de bölgede yaşayan insanımız ödedi. Yatırım ortamı kötüleşti, sermaye kaçtı. İş ortamı turizm hepsi kötüleşti.
Güneydoğu'nun potansiyeli hızlı hareket edecek. Son yıllarda terörün marjinalleşmesi ile bölgede çok hızlı bir atılım oldu.
Bir an önce bu süreçleri tamamlanması hızlı bir şekilde bitmesini arzu ediyoruz. Emperyalist bir takım oyunlar var bölgede. Biz millet olarak topyekûn bu oyunları boşa çıkarmamız gerekiyor. Bin yılık kardeşliğimizi gelecek yüz yıllara taşımamız lazım” şeklinde konuştu.