GÜNDEM

“Doğanın Yanında, Rantın Karşısında Olacağız”

Bingöl doğasının; ağaç kesimleri, orman yangınları, maden ocakları gibi faaliyetlerle zarar gördüğünü belirten Canfidal Boldaş, “tüm mesleki birikim ve becerilerimizle emeğin, bilimin ve doğanın yanında; tüm yıkım politikalarının ve sermayenin nemalandığı rantın tam karşısında olacağız” dedi.

Abone Ol

TMMOB Bingöl İKK Sekreteri Çevre Yüksek Mühendisi Canfidal Boldaş, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Ekolojik yıkım politikalarının yürütücüleri ile helalleşmeyeceğiz hesaplaşacağız” dedi.
5 Haziran’ın Dünya Çevre Günü olarak kutlandığını belirten Boldaş, “Ancak 5 Haziran, biz doğa ve yaşam savunucuları için hiçbir zaman kutlanacak bir gün olmamıştır. Aksine; bu gün, ekolojik yıkımı alenileştirdiğimiz, doğaya karşı işlenen ihlallerle mücadele ettiğimiz, bu mücadelelere çağrılarımızı yinelediğimiz ve bu politikalarla birlikte rant temelli girişimlere itirazlarımızı yükselttiğimiz gündür. Tüm bu sebeplerle bu günün haftasını bizler de ‘Ekolojik Yıkım ile Mücadele Haftası’ olarak kabul etmiş bulunuyor ve bu temelde sistem içi çevreciliğe karşı ekoloji mücadelemizi büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.

“EKOSİSTEM İÇİNDEKİ UYUMU VE DENGEYİ BOZAN BAŞLICA ETKEN ORMANSIZLAŞTIRMADIR”

Ormansızlaşma politikalarının birçok doğa olayına sebep olduğunu ifade eden Boldaş, şunları söyledi; “Bizler gibi ekoloji duyarlılığı gelişmiş çevreler dünya genelinde iklim krizi dediğimiz gerçekliği ifade etme gayreti içindeler. İklim krizinin temeli ormansızlaşmaya dayanmaktadır. Çünkü ekosistem içindeki uyumu ve dengeyi bozan başlıca etken ormansızlaştırmadır. 
İlimiz başta olmak üzere bölgemizde yoğun olarak yürütülen ormansızlaştırma politikalarının varlığı sabit bir gerçektir. Bu politikalarla mücadele halindeyiz. Mevsimsel değişikliklere göre yaşanan sel olayları, kuraklık, su kıtlığı gibi afet boyutuna evirilebilecek doğa olaylarının tümü ormansızlaştırma politikasının sonucudur. Tüm ekolojik yıkım projelerinin temelini ormansızlaştırma politikası oluşturmaktadır.”

ORMAN YANGINLARINA DİKKAT ÇEKTİ

Açıklamasında, yaz aylarında yaşanan orman yangınlarına dikkat çeken Boldaş, “Birçok merkezde özellikle yaz aylarında başlayan ve bazen günlerce devam eden faili meçhul orman yangınlarına şahitlik ettik. Bu yangınlarda yüzlerce hektarlık alanlar küle döndü. Yeniden sıcak hava olaylarında ve buna bağlı olarak ormanlık alanlardaki yangınlarda artış yaşamaya başlayacağımız günlerdeyiz. Ne yazık ki, yangına hassas bölgelerimizdeki müdahale ekip ve ekipmanlarının artırılması istenilen düzeyde olmadı. Bir orman ülkesi olmamıza rağmen geçtiğimiz yıllarda afet düzeyinde yaşanan yangınlara müdahalede yetersiz kalınınca, aynı zamanda beklenen iyileştirme ve kapasite artırımı eksikliği içinde yaklaşmakta olan yangın risklerini yönetmekte bu yıl da yetersiz kalınacağı açıktır. Bunun yanında çoğu zaman “gençleştirme” adı altında orman kesimleri yapıldı. Metrelerce uzunluktaki orman ağaçları bir bir kıyıldı.” dedi.

“BİNGÖL’DE RANTA DAYALI MADEN ALANLARI AÇILDI”

Bingöl’de son yıllarda artan madencilik faaliyetlerine de değinen Canfidal Boldaş, şunları söyledi; “Yine ilimizin birçok merkezinde madencilik adı altında ranta dayalı sadece belirli kişilerin zenginleşmesine yönelik devasa sömürge maden alanları açıldı. Yine enerji alanında uygulanan HES, RES, GES ve JES gibi sözde yatırımlara şahitlik ediyoruz. İklim tahribatıyla mücadelemize yönelik politikalarımız kim için, ne için ve ne kadar enerji üretimi sorularının cevapları üzerine kurulmuştur. Benzer şekilde ‘sürdürülebilirlik’ kavramlarının kabulü, neyin sürdürülebilir olduğunun cevabı ile mümkündür ya da değildir. Bu soruların cevabının bulunamaması durumunda ‘sürdürülebilirlik’ gibi ‘yenilenebilir enerji’ kavramlarının yeni tahribatlara yol açacağı bilinmelidir. HES, GES, RES ve JES uygulamalarında bu tahribatlara dair işaretler şimdiden izlenebilir olmuştur. Bu kavramların ismi kadar masum olmadığı noktasında şüpheci olmak ve yukarıdaki soruların cevabını aramak bir gerekliliktir. 
Orman yangınları, orman kesimleri, hoyrat madencilik faaliyetleri ve plansız enerji üretme faaliyetleri gibi pratikler sadece o bölgedeki ormanlık alanların tahribatına sebep olmuyor. Aynı zamanda o bölgeyi yaşam alanı olarak benimsemiş başta çiçeğiyle, böceğiyle, yaban hayvanlarıyla birlikte koca bir yaşam alanı yok edilmektedir. Ayrıca bölge insansızlaşmaktadır. O bölgelerde yaşayan ve tarım-hayvancılıkla geçimini sağlamaya çalışan yurttaşlarımız da yaşam alanlarını kaybetmektedirler. 
Aslında sadece bunlar değil; yanlış alt yapı yatırımları, kontrol ve denetimden uzak sanayi faaliyetleri, aşırı sulama, yanlış tarım ve hayvancılık politikaları büyük ekosistem içindeki dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Yine tarım alanlarının sermayedarları zenginleştirmek için beton yığınlarına feda edilmesi de aynı olumsuz etkiyi yaratmaktadır. 
Tüm bu gerçeklikler mevcutken bizler TMMOB ilkeleri çerçevesinde bir kez daha ilan ediyoruz ki tüm mesleki birikim ve becerilerimizle emeğin, bilimin ve doğanın yanında; tüm yıkım politikalarının ve sermayenin nemalandığı rantın tam karşısında olacağız!
Önümüzdeki dönemin kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkıma karşı ekoloji mücadelemizin büyüyeceği, ekoloji hareketlerinin yaygınlaşacağı bir süreç olmasını temenni ederken doğaya ve yaşama savaş açanlarla helalleşmeyeceğimizi, bilim ve tekniğin referansı olan demokratik itirazlarla hesaplaşacağımızı belirtmek istiyoruz.”
(Haber Merkezi)