BİNGÖL HALKINA ARZUHALİMDİR!
YAZIYOR İSEM MUTLAKA BİR SEBEBİ VARDIR!
SİZ DE OKUMUYORSANIZ SİZİN DE MUTLAKA BİR SEBEBİNİZ VARDIR!
Yaratılışımdaki insani değerlerin kişiliğime yüklediği sorumluluğun bilincinde olan beni nasıl körelttiler?
Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapanmasından sonra Tarım Bakanlığı Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğünde uzman olarak göreve başladım. Burada dönen Alicengiz oyunlarını görünce farklı kuruma geçmeye çalışırken bir arkadaşım, Bingöl Et ve Süt Kurumu Kombina müdürlüğüne Müdür olarak gitmemi teklif etti. Memnuniyetle karşıladım. Çünkü doğup büyüdüğüm memleketimde küçük de olsa birinci derecede yetkili amir olarak mühendislik bilirkişiliğimin beynimde oluşturduğu projelerin en azında birkaç tanesini uygulamaya koyacağımı, böylelikle memleketimin üzerimdeki hakkının bir kısmını ödeme imkânına sahip olacağımı düşünerek hemen kabul ettim. Ertesi gün atamam yapıldı.
Et ve Süt Kurumu Bingöl Kombinasını teslim alıp yetkili arkadaşlardan aldığım brifingler sonucunda, kurumun uzun yılların verdiği yorgunluğun ağır stresi altında neredeyse mezbahada ayakları bağlı, boğazı yarı kesilmiş can çekişen kurbanlık koyun misali çırpındığını derk ettim.
Hemen ilk haftasında kurum elemanlarından oluşan teknik bilirkişi ekibini kurup bu ekip ile sorumluluk alanımıza giren iş ve işlemlerle ilgili çalışmalara başladık.
Öncelikle Bayındırlık İl Müdürlüğün teknik elemanları yardımı ile kurumun fiziki yapısını baştan sona yeniden inşa ederek binalarımızı yeniledik.
Kullanılan araç ve gereçlerin tamamı eskimiş, demode olmuş, miadını tamamlamış ihtiyaçlara cevap veremez olduğu için tüm araç ve gereçleri yeni teknoloji araçları ile değiştirdik.
Tamamını paydaşlarımızın desteği ile son derece modern ve uydu yayınına bağlanabilecek, dünyanın her yerinden katılım sağlanabilecek düzeyde teknolojiye sahip eğitim salonunu inşa etik. Buradaki hedef, programlarımız dâhilinde yapacağımız eğitim için dünyanın değişik yerlerindeki uzmanların katılımını sağlamaktı.
Bir taraftan tüm bu çalışmalarımızı sürdürürken diğer bir taraftan da teknik ekibimizin önderliği ve günün gelişen tarım teknolojileri verileri ışığında, hinterlandımız Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli ve Muş illerinde çiftçilerimiz ve diğer paydaşlarımız olan yem farikaları, kasaplar birliği, süt üreticileri birliği mensuplarının işletmelerini ziyaret ediyor gerekli teknik araştırmalar yapıp hedeflediğimiz projeler için gerekli verileri topluyorduk.
Yem bitkileri yetiştiricilerin sorunları, mera arazilerin ıslahı, konumu ve verimliliği üzerinde teknik çalışmalarda bulunuyorduk.
Küçük işletmeler ve aile işletmelerin kapasitelerini arttırma/geliştirme programları hususunda saha çalışmaları yapıyorduk.
Tüm bu çalışmalarımız ile birlikte toplam 18 ay görevde kaldığım süre içinde yaptığımız saha çalışmaların ışığında elde ettiğimiz veriler ile hazırladığımız ön etüt, plan ve proje çalışmalarımız neticesinde aşağıda sıraladığım projeleri uygulamaya başladık.
- Hinterlandımızdaki besicilerimizin ve süt üreticilerimizin tamamına ulaşarak mesleki bilgileri üzerinde yaptığımız araştırmada bilinçsiz yetiştiriciliğinin çiftçilere faturasının, yaklaşık %28 civarında kayıp olduğunu bilimsel veriler ile tespit ettik. Bunun üzerine çiftçilerimizin bu ciddi ekonomik kaybının giderilmesi amacıyla Bingöl Üniversite ile iş birliği yaparak eğitim salonumuzda çiftçilerimize eğitim vermeye başladık. Bu uygulama ile bilinçsiz yapılan besideki kaybı en aza indirecektik. Ancak bu programı devam ettirmeye fırsat vermediler!
- Yem bitkilerini üreten çiftçilerimizin sahip olduğu arazilerden toprak numunelerini alıp tarım bakanlığımızın laboratuvarlarında analiz ederek çiftçinin sahip olduğu tarladan hangi ürünün daha ekonomik yetiştirilebileceği ve tarlasını en iyi şekilde nasıl işletebileceği ile ilgili “tarla kimlik belgesini” çıkaracaktık. Bu projemiz ile yem fabrikaları, yem bitkileri üreticileri ve çiftçilerimiz arasında koordinasyonu sağlayacaktık. Bu projeye başlama fırsatını vermediler!
- Geçmiş yıllarda başarılı besicilik yapıp bir şekilde iflas eden veya başka nedenler ile besiciliği bırakan esnafımızı tekrar sektöre kazandırma çalışmalarımız vardı. Bu projeyi uygulama zamanımız ve fırsatımız olmadı.
- Kombinamız alanında tarım paydaşlarının üye olduğu kooperatif, dernek, vakıf gibi STK ları bir araya toplamak, paydaşlar arasında iletişimi kolaylaştırmak, koordinasyonu sağlamak ve kombinamıza gelen çiftçileri misafir edip dinlenmeleri için büyük bir külliye binası yapma projemiz vardı. Bu projedeki hedefimiz, İlimizi bölgede tarımın merkezi haline getirmekti. Bu projeye başlama zamanımız ve fırsatımız olmadı!
- Çocuklarımıza tarım sektörünü sevdirmek için okullarda “tarım köşesi” oluşturup dünyanın gelişmiş çiftliklerinin minyatür maketlerini ve bu çiftliklerin kazançlarını “tarım köşesi”nde sembolize ederek gerçek veriler ile tarım sektörünün ne kadar değerli olduğunu çocuklarımızın ruhuna işlemek, çocukların gelecekteki mesleki hayaline yerleştirmek için çalışmada bulunacaktık. Bunun için Solhan YİBO yetkilileri ile görüşmüştük. Bu hedefimiz için yer bile tahsis edilmişti. Bu projeye başlama imkânını vermediler!
- Türkiye’de ilk olarak Bingöl’de başlattığımız çobanlık eğitimi, kasaplık eğitimi ve şarküteri eğitimi çalışmalarımız başlamıştı. Devamına görev süremizin ömrü yetmedi!
- Bingöl’ün sümbül kokan dağlarındaki meşe ağaçları arasında raks eden keçilerimizin ve Karlıova’mızın yüksek yaylalarında yayılan koyun sürülerimizin mera alanlarının ıslah edilmesine dair projemiz vardı. Bu projeye başlama fırsatını vermediler!
- Dağlarda tamamen doğal ortamda yetişen hayvanlarımızın etinden, bölgemize has çeşitli et ürünleri işleme üzerinde çalışma projemiz vardı. Bunu için “BİNGÖL KAVURMA” patenti ile kavurma çeşidi üretimine başlamıştık. Diğer çeşitlerine görev süremizin ömrü yetmedi!
- Tüm bunların yanında besicilerimizin ufkunun açılması, gelişen dünyayı tanıması, diğer bölgelerdeki paydaşları ile ortak platform oluşturması için gezi planlarımız vardı. İlk gezimizi İzmir’e yapmıştık. Devamına görev süremizin ömrü yetmedi!
- 265 dekar araziye sahip kombina sahamızın boş alanlarında ilk beş yılda Doğu Anadolu bölgesine yönelik, ileri aşamalarda ise beyaz et ihtiyacını Hollanda’dan karşılayan komşumuz Irak, Suriye, Lübnan ve İran’ın beyaz et ihtiyacını karşılamayı hedefleyen Türkiye’nin en büyük tavuk entegre kesimhanesini kurmaktı. Bunun için ön etüt çalışmalarımız devam ederken fırsat elimden alındı!
- Meslek hayatım boyunca hayalimde yeşerttiğim gizemli doğası ile ÇOTALA sıralı dağların membaından beslenen “VAHKİN ÇAYI PROJESİ” adı ile hayalime kazdığım idealimin yansıması olan geniş katılımlı sosyal ve eonomik projeyi hazırlayıp uygulamam için gereken süreyi vermediler. Lakin Bugün Bingöl Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Alaaddin YÜKSEL hocamız tarafında devam ediyor olması beni ziyadesiyle memnun etmiştir.
Tüm bu çalışmalarımız mevcut personel tarafından karşılanmadığı için değişik mesleklerde yaklaşık 68 personel alımı ihtiyacımız oluştu. Genel Müdürlüğümüz ile yaptığımız istişare sonucu personel alımı için ilk etapta 3 işçi kadrosu verildi. Bu kadroya eleman almak için İŞKUR’a verdiğimiz ilan sonucunda yaklaşık 89 kişi, ilan edilen kadrolara müracaat etti.
Başvuranlar arasından ehil olanı almak amacıyla uzman personelden oluşan bir komisyon oluşturduk.
Bir sonraki günde mülakat yapılacaktı. Ancak Bingöl halkının desteği ve tercihi ile iktidar olanlar, biri diğerinin peşi sıra yanıma gelerek almam gerekenlerin listesini veriyordu.
Ertesi gün komisyon oturup mülakata başladığında, makam odamın penceresinden, idari binanın çevresindeki beton kaldırımlarda oturup derin düşünce ve umutlar içinde sırasını bekleyen zavallı çocukları seyretmeye başladım. Hayalimin açısını alabildiğine genişleterek bu zavallı kalabalığın kafasından geçenleri ve bu kalabalığın oyları ile iktidar olanların kafasından geçenleri tüm kutsal değerlerimin projektöründe ihtişamlı makam odamın gurur verici masasına yatırarak analiz etmeye başladım. Ruhumda fırtınalar kopmuştu. Bir tarafta makamın sunduğu koltuk ve koltuğun sağladığı imkânlar, diğer tarafta hak ve adaletin tecellisi için beni sorgulayan kutsal değerlerim, dinim. Analiz sonucunda kutsal değerlerimin dürtüsü ile siyasi egemenlerin elime tutuşturduğu cehenneme yol veren listeleri çöpe atıp komisyon başkanını çağırarak “HAK EDENİ ALACAKSIN” talimatını verdikten sonra Elazığ’da, Elazığ Kasaplar birliğinin düzenlemiş olduğu toplantıya katılmak için Bingöl’den ayrıldım.
Akşamleyin komisyonun mülakat sonucu puanlandırdığı listeyi önüme koydum. En yüksek puan alan üç kişiyi kadroya alıp ilan panosuna astık.
Ertesi gün, “Sayın Bakan DSİ misafirhanesinde sizinle görüşmek istiyor” diye bir telefon geldi.
Hemen DSİ ye gittim. Odaya girdiğimde Sayın Bakan Cevdet Yılmaz ile birlikte AKP’nin yerel üst kurmayların bulunduğu bir ekibin hazır olduğu cenaze meclisi gibi sessizliği andıran bir ortamla karşılaştım. Salonun atmosferi sert, durumu vahim, olay ciddi idi!
Oturur oturmaz, bana ESK ya aldığın elemanların ‘güvenlik zafiyeti’nin olduğunu söylediler. Mana bütünlüğü olarak “bizim verdiğimiz isimleri neden almadınız!”ın hesap sorgusu idi. O günün atmosferini unutmak asla mümkün değildir. Hayatımın sayfasına kazınan bu atmosfer, inançlarımın bana yüklediği değerlerimin dürtüsü ile süreklilik arz eden bir isyan yaşamı oluşturdu bende!
Oradan ayrılıp eve kapandım. “Neler oluyor bu dünyada, benim de yıllarca adalet ve kalkınmanın sloganı ile destek verdiğim bu iktidara ne oldu!” diye kendimi sorgularken telefonum çaldı. Açtığımda Genel Müdürümüz arıyordu. Önce hal ve hatırımı sorduktan sonra üzgün bir sesle “Müdürüm yarın Ankara’ya gelebilir misiniz” diye çok nazik bir ifade ile beni Ankara’ya çağırdı. Ben durumu anlamıştım, Sayın Genel Müdürüm “evimi yükleyip mi geleyim yoksa birey olarak mı geleyim?” deyince, “gülerek şimdilik tek gel” dedi.
Ertesi gün Genel Müdürümün huzurundaydım. Çalışmalarımı çok beğenen ve her ortamda beni takdir eden Genel Müdürüm masasından kalktı, yanıma gelerek beni kucakladı ve oturttu. Mahcup bir söylem ile Sayın Bakan Bey beni aradı, Eşrefi hemen görevde alacaksın dedi. Ben ne kadar direndim ise de başaramadım. “Beraber gitmek istemiyorsan al” deyince kabul ettim.
2011 yılının Eylül ayı. Bugün 2024. Tam 12 yıl süresince Genel Müdürlükte bir masaya mahkûm kılınmışım ve tam maaş emekli pozisyonunda elime kalem almamışım.
Hayalimdeki projeleri Bingöl halkına çok görüp idealimi kursağıma tıkayan, beni 12 yıl boyunca bir masaya mahkûm eden ve her seçimde Bingöl Halkının tam desteğini alan bu kişi, bugün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Koltuğunda Oturan Sayın Cevdet Yılmaz Bey’dir. İşte ülkemizin hali bu!
Tarafıma 3 yıl gibi kısa bir süre daha tanınsaydı tüm projelerimi uygulayabilirdim. Ancak siyasilerin hışmına uğradığımdan ötürü kurban seçildim ancak asıl kurban edilen, şahsımdan ziyade Bingöl’e ve ülkemize katkı sunacak olan projelerim oldu. Nokta…
EŞREF ESER