NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR

Abone Ol

  Dilimizden düşmeyen bir özleyiş vardır; “Ahh! Nerede o eski Bayramlar…” Özlem dolu anılar, yitirdiklerimiz, sevgi dolu yüreklerle dostça kucaklaşmalar, kapı kapı gezen davulcunun kapı önünde zurnacı candaşı ile müzik ziyafeti, ellerinde şeker torbalarıyla gülüşerek dolaşan mutlu çocuklar ve asla kapanmayan kapılar…

Yıllar önce bayram neşem, sevincim, bayram sabahı ellerini öpüp hayır dualarını almak için koştuğum annemi, babamı yitirdim… Sonra yürek yarım, can yoldaşım, hayat arkadaşım eşimi yitirişim ve hala dinmeyen gözyaşlarım, özlemim… Artık yaşamımın anlamı kalmadı derken yaşadığımız yüzyılın felaketi bana şükürler olsun ki onları yitirirken sahipli yolladık ebedi mekanlarına diye dualara dönüştü düşüncem…

Enkazlarda hala sevdiklerini bulamayanların yası, enkaz temizliği sürerken bayram temizliğini düşünmek çok zoruma gidiyor. Camiler yıkık, bayram namazından dönecek, eli öpülecek ya babalar yok ya da çocukları yok babalarının elini öpecek… Evlerimi kaldı sanki o koskoca masada onlarca kişiye bayram yemeği ikramını edecek… Acılar dağ gibi… Ne desem, nasıl anlatsam ki… Kelimeler kifayetsiz kalıyor yaşanan acılara…

Onlar bu haldeyken bu yıla değin yaşadığım mutlu bayramlara şükrediyorum. Bugün bayram arefesi… Bayramdan bir gün önce… Neler geçti ömrümüzden, şöyle bir dönüp bakınca maziye, hüzünle birlikte buruk bir mutluluk sarıyor yüreğimi ve diyorum ki şükürler olsun yaşadıklarıma… Gerçi 1971 ve 2003 Bingöl depreminde ailemizden kaybımız olmamış ama onlarca canımızı yitirmiş, bugün yaşanan yürek yangının aynısını o gün biz de yaşamıştık… Çocukluğum, gençliğim, baba ocağı-ana kucağında yaşanan mutlu demler gözlerimin önünden geçti bir, bir…

Bizler mutlu çocuklardık... Elimizdeki ufacık horoz şekerini yemeğe bile kıyamazdık çabuk bitmesin diye… Zira Bingöl de öyle her istediğimiz yoktu 50’li, 60’lı yıllarda... Bizimkiler şehir dışına çıkınca getirirlerdi yaş pastaları ve değişik şekerlemeleri… İmkanlarımız kısıtlıydı ama Tatlıcılarımız Şükrü ve Aziz amcalarımızın dondurmaları üzerine söylenecek söz de bulunamıyordu. Dondurmalarını kışın dağlarda toprağa gömdükleri karlarla yaparlardı… Simitleri, kuru pastaları, tatlılarının da tadına doyulmazdı… Hele ki yöresel adı ‘Tatlı Ballı’ olan Halka Tatlılarının… Tablacı çocukların satarken “Datli Bali” diye bağrışları hala kulaklarımda çınlar… O yıllarda pastanelerde buzdolabı olmadığı için yaş pasta yapılamıyordu bozulacağından… Bir de yerli Gazozumuz vardı tadına asla hiçbir yerde varamadığım taşına, toprağına, gökte uçan kuşuna kurban olduğum Bingöl’ümün…

Ramazan başında babacığım taşırdı da taşırdı. Sanki kıtlık çıkacak ya da seferberlik olacakmış gibi… Arafe günü de aynı durum olurdu… Her şey bol olsun diye… Anneciğimin birbirinden lezzetli içli köfteleri, su börekleri, kadayıfları, baklavaları gırla giderdi. Mutfaktan hiç çıkmazdı ilk gün protokol bayramlaşması dışında. Evimizde yardımcısı vardı ama asla hizmeti kimseye yaptırmazdı can anam…

Biz çocuklar bayramlıklarımız başımızın ucunda yatardık o gece. Babam Bayram Namazına gittiğinde, annem bizi uyandırır ve babam dönene kadar yüzümüzü gözümüzü yıkar, bayramlıklarımızı giyinir ve hazır vaziyette babamızın gelmesini beklerdik. Babam gelince büyüklerin eli öpülür, diğerleriyle sarılarak bayramlaşılır, bayram harçlıklarımız verilirdi… Hep birlikte yapılan kahvaltı sonrası, elimizde kolonya ve şekerlik hem evimize gelenlere ve hem de kapıyı çalan onlarca çocuğa ikram ederdik, mutlulukla... Çocukların elindeki poşetler, rengarenk çiçekler gibi açan şekerlerle doluydu. Ramazan davulcusunun gelip, zurna eşliğinde ahenkle çalması, harçlığını, poşetle şekerini ve birer paket 'Birinci' marka sigaralarını alıp gitmesi mahalleye coşku getirirdi... İki gün misafir kabul eder, üçüncü gün bu kez biz ailemizle akraba, eş, dost bayramlaşmasına giderdik. Heyecanlanırdık giderken… Neden mi? Zira bayram harçlıklarımız onların da vermesiyle gittikçe çoğalırdı… Ve şekerlemelerimiz…

Şeker tadında bir bayram yaşayalım diyeceğim ama bu bayramda da tadında olmayacak… Yitirdiğimiz canlarımızı bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyor, Cennet Mekanları Olsun diliyorum.

Siz okuyucularıma mutlu, sağlıklı nice bayramlar dileğiyle, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Semiramis Karaarslan