"Acınız, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılışıdır."
Durdum.
Baktım.
Düşündüm.
Yüreğim yangın yeri oldu.
Yüreğim taş kesildi.
Yüreğim ah yüreğim ahh.
Ne büyük acı yaşadığım.
Kelimeler demişti şair kifayetsiz.
Kifayetsiz kaldı birkez daha insanlığım.
Ey! gözlerim görmedin mi?
Duymadın mı ağıtları kulaklarım?
Yeri geldiğinde söylemedin mi ey dilim?
Ellerim sen değil miydin secdede duaya duran?
Yürüyen ayaklarımın sesi değil miydin sessizlikte?
Benliğim değil miydin izleri örtmeye çalışan?
Deve kuşu misali başımı kuma gömdüm hissetmemek uğruna.
Biliyor musun?
Kör oldum.
Sağır oldum.
Dilim tutulmuş,lal oldum.
Of off offf ki of
Oturmuş göğsümün üstüne bu nasıl derttir bilinmez.
Bu nasıl çığlık duyulmaz.
Kamufle edilmiş gerçeğim.
Yıllanmış fotoğraf misali savrulunca meltemle tozu semaya.
Güneş gibi yeniden doğdun yüreğimi acıtarak,
Benliğimi kanatarak.
Malatya'lı dedem,
Diyarbakır'lı ninem,
Hatay'lı dayım,
Adıyaman'lı amcam,
Urfa'lı teyzem,
Kahramanmaraşlı annem,babam.
Gaziantep'li kardeşim,ablam ağabeyim
Adana'lı komşum,
Osmaniye'li dünürüm.
Kilis'li çocuğum,
Elazığ'lı dostlarım.
Unutmuştuk sizleri, bizleri bırakıp gittiğinizi.
Gözlerim yaş dolu akıyor.
Coğrafyamda ki Murat, Fırat ve Munzur suyu gibi,
Baba yüreği, evlatları.
Çocuklarının annesi, yoldaşıydı.
Dayanamıyordu, dayanamadı.
Sönmüş ateşin külleri ile yarasını sarmaya çalışıyordu.
Unutmuştuk sizleri, bizleri bırakıp gittiğinizi.
"Biliyorum hepiniz çok iyi yerdesiniz, cennettesiniz."
"Ama çok özledim ya."
"Bir sarılabilseydim..."
"Canım ablam,"
"canım abim."
"Yeğenlerim ya...Cennet kokulum."
"Ben ilk defa tek kaldım, depremden buyana."
"Ben tek kalmak istemiyordum."
"Yani şu an çok sarılasım var da neye sarılacağım?"
"Telefonumun galerisine bakamadım bile."
"Çünkü galerimdeki insanların yarısı ölü."
"Şehitler hepsi ALLAH'ın izniyle..."
"İNŞAALLAH bizde o mertebeye erişebiliriz."
"Hakkınızı helal edin bize."
"Sizler kurtuldunuz. Dert yok, tasa yok."
"Diyordu depremzede genç göz yaşları içinde ufka bakan anlamsız bakışlarla."
Unutmuştuk sizleri, bizleri bırakıp gittiğinizi.
Dünya işleri işte...
Unutturuyor acıları bir süre, saklandığı yerden çıkarıyor ansızın bir ayna gibi yansıtıyor.
İnsan olduğumu hatırlatmak ister gibi.
Acılar, sen,ben,biz, siz sonra hepimiz.
Yüreğimizde fırtınalar koparıyor.
Dalından kopan bir yaprak misali savruluyoruz.
Ferdasında gelecek bir sonraki fırtınaya kadar dünya işleri yine.
Unutmuştuk sizleri, bizleri bırakıp gittiğinizi.