1967 yılında yayımlanan Bingöl il yıllığında, Bingöl’ün doğal güzellikleri, özellikle yaylaları, yüzyıllardır önemli bir turizm kaynağı olarak dikkat çekiyor. Tarihçi Heredot'un ifadesine göre, Mezopotamya'dan gelen aşiretler, yaz aylarını Bingöl Yaylalarında geçirip, kışın Diyarbakır üzerinden geri dönüyorlardı. Bu nedenle Bingöl Yaylaları, tarih boyunca otlak ve yayla olarak önemini korumuştur.
1967 yılında Bingöl il yıllığında yer alan bilgilere göre;
Bingöl ilinin turizm yönünden önemi, sahip olduğu doğal güzelliğe dayanır. Çok eski zamanlardan beri komşu devletler, Bingöl Yaylalarını ellerinde tutabilmek için büyük çaba göstermişlerdir.
Tarihçi Herodot’un ifadesine göre; birçok aşiretler Mezopotamya’dan kalkarak, sürülerini Bingöl Yaylalarına getirmiş, yaz aylarını geçirerek, kışında Diyarbakır üzerinden geldikleri yere, Güneye, geri dönmüşlerdir. Bu nedenle Bingöl Yaylaları bir otlak ve yayla olarak bu-güne kadar önemini kaybetmemiştir.
Yarı göçebe olan Urartu’lar, bol soğuk sulara ve geniş otlaklara sahip olan Bingöl Yaylalarını ellerinde tutabilmek ve emniyet altında tutabilmek için, Murat vadisinde Sebitarias kalesini, Peri vadisinde de, Bağın kalesini yaptırmışlardır. Yazlık bir yurt olarak Bingöl Yaylalarının emniyeti, birer kapı özelliğini taşıyan bu kaleler sayesinde sağlanmıştır.
Uzun Hasan devrinde Bingöl Yaylaları Akkoyunlu devletinin eline geçmiştir. Uzun Hasan hükümet merkezini Diyarbakır'dan Tebriz'e tagidıktan sonra, kış aylarında Tebriz’de kalmış, yaz aylarında da Bingöl Yaylalarına gelerek aşiret Beyleri ile burada eylenmiştir.
Osmanlı idaresi zamanında komşu iller arasında taksim edilerek idare edilmiş olan Bingöl, ancak Cumhuriyet devrinde (1936) yılında bir il haline gelmiştir. Bingöl'ün bugün Türkiye Turizmindeki yeri azdır. Doğal güzellik tam anlamı ile değerlen-dirilmiş olup, Turizm alanında önemli büyük yatırımlar yoktur. Konaklama ve eğlence tesisleri yeterli değildir. Bu nedenle turizm geliri yok denecek kadar azdır. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar önemli gelişmeler göstermekte ise de, henüz istenilen bir düzeye ulaşmış değildir.
HABER MERKEZİ