Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Kemal Irmak, eğitim ve bilim emekçilerinin haklarını savunmak, insanca yaşam ve güvenceli çalışma koşulları talebiyle başlatılan kampanya kapsamında Bingöl’e geldi. Ziyaretleri çerçevesinde Eğitim Sen Bingöl Şubesi'nde bir basın açıklaması düzenleyen Irmak’a, Eğitim Sen Bingöl Şube Başkanı Murat Korlaelçi, Şube Sekreteri Gamze Nur Arslan ve Yükseköğretimden Sorumlu Şube Sekreteri Hayrettin Çelik eşlik etti.
Basın açıklamasında konuşan Irmak, 17 Mart itibarıyla Türkiye genelinde başlatılan “Haklarımız, Taleplerimiz ve Geleceğimiz İçin Eğitim Sen’de Buluşuyoruz ve Mücadele Ediyoruz” kampanyasının önemine vurgu yaparak, bu kampanya kapsamında Bingöl’de bulunduklarını belirtti.
“Eğitim Emekçileri Derin Bir Yoksulluk İçinde”
Eğitim ve bilim emekçilerinin uzun süredir ekonomik, sosyal ve özlük haklarında büyük kayıplar yaşadığını ifade eden Irmak, özellikle son yıllarda iktidarın piyasa ve rant odaklı politikaları nedeniyle eğitim emekçilerinin giderek daha fazla yoksullaştığını belirtti. Kamu çalışanlarının büyük çoğunluğunun yoksulluk sınırının altında maaş aldığına dikkat çeken Irmak, bunun sadece kendilerinin değil, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine de yansıdığını ifade etti.
“Bugün eğitim emekçileri olarak hepimiz yoksulluk sınırının altında maaş alıyoruz. Ancak asıl sorun, taban maaşlarımızın çok düşük olması ve ek ödemelerin maaşlara yansıtılmaması. Bu durum, emeklilik yaşına gelen birçok arkadaşımızın 65 yaşına kadar çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. Emekli olduklarında aldıkları maaşın ciddi şekilde düşmesi, emekliliği neredeyse imkânsız hale getiriyor” dedi.
Irmak, eğitim emekçilerinin hak kayıplarını gündeme getirmek ve çözüm arayışlarını güçlendirmek adına iki aylık yoğun bir mücadele ve örgütlenme sürecine girdiklerini belirterek, bu taleplerin toplu sözleşme sürecine de taşınacağını ifade etti.
Eğitim Sen’in Temel Talepleri
Kemal Irmak, eğitim ve bilim emekçilerinin haklarının giderek tırpanlandığını ve çalışma koşullarının her geçen gün daha da kötüleştiğini vurgulayarak, Eğitim Sen’in bu süreçte öncelikli taleplerini sıraladı:
Adil Vergi Sistemi: Mevcut vergi dilimi uygulamasının emekçileri her geçen gün daha da yoksullaştırdığını belirten Irmak, “Vergi dilimi uygulaması nedeniyle maaşlarımız yılın ilk yarısından itibaren erimeye başlıyor. Bu adaletsiz sistemin düzeltilmesini istiyoruz” dedi.
Eşit İşe Eşit Ücret: Eğitim alanında aynı işi yapanlar arasında maaş farkları olduğuna dikkat çeken Irmak, “Özellikle Öğretmenlik Meslek Kanunu sonrasında eğitimciler arasında büyük bir ücret adaletsizliği oluştu. Bu duruma son verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Yan Ödemelerin Taban Aylığa Yansıtılması: Ek ödemeler yerine kalıcı maaş iyileştirmesi talep eden Irmak, ek ödemelerin maaşların büyük bir kısmını oluşturduğunu ve bunun emekliliğe yansımadığını belirterek, “Ek ödemelerin tamamı taban aylığa yansıtılmalıdır” ifadelerini kullandı.
İnsanca Yaşanabilir Emekli Aylığı: 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılan değişikliklerin, emekli maaşlarını her yıl düşürdüğünü söyleyen Irmak, eğitim ve bilim emekçilerinin emeklilikte açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalmaması gerektiğini vurguladı.
Eğitim sisteminin piyasalaştırıldığı, eğitim ve bilim emekçilerinin güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya zorlandığı bir süreçten geçildiğini belirten Irmak, liyakatın yerini kayırmacılığın aldığını, mülakat gibi uygulamalarla eğitimcilerin mesleki itibarlarının zedelendiğini ifade etti.
"Haklarımız İçin Birleşmeliyiz"
Eğitim emekçilerinin haklarını savunabilmesi için örgütlü mücadelenin önemine vurgu yapan Irmak, “Bugün, parçalanmış ve bireyselleştirilmiş bir emek düzeninde yalnız kalmaya zorlanıyoruz. Ancak tarih göstermiştir ki eğitim emekçileri ancak ortak talepler etrafında birleşerek güçlenebilir. Daha iyi ücret, güvenceli çalışma koşulları ve özgür, bilimsel eğitim için mücadele etmek hepimizin sorumluluğudur” diye konuştu.
Eğitim Sen’in bu kampanya ile eğitim ve bilim emekçilerinin en geniş kesimlerine ulaşmayı ve onların haklarını savunmayı amaçladığını belirten Irmak, tüm eğitim emekçilerini haklarına sahip çıkmaya ve mücadeleye katılmaya davet etti.
“Türkiye’de Anti-Demokratik Süreç Derinleşiyor”
Konuşmasının devamında ülkedeki siyasal sürece de değinen Irmak, Türkiye’nin uzun süredir olağanüstü süreçlerden geçtiğini ifade etti. Siyasal İslamcı ve otoriter bir yönetim anlayışının toplumsal baskıyı artırdığını belirten Irmak, özellikle yerel yönetimlere yönelik müdahalelerin halkın iradesine karşı bir hamle olduğunu söyledi.
Hakkâri’deki kayyum atamalarından başlayarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik girişimlerin de bu sürecin bir parçası olduğunu belirten Irmak, “Halkın iradesine müdahale etmek, aslında topluma ve onun demokratik geleceğine müdahale etmektir” dedi.
Ülkedeki anti-demokratik ortam nedeniyle, sendikal mücadele ile siyasal süreçler arasında bir çelişki varmış gibi görünebileceğini belirten Irmak, “Ancak biz bir emek örgütüyüz. Üyelerimizin ve tüm çalışanların haklarını savunurken, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa karşı da sesimizi yükseltmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
HABER: EYLEM ÖZEN