21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü kutladığımız bu günde, gazetecilik mesleğinin toplumdaki önemini bir kez daha hatırlıyoruz. Özellikle yerel medyanın zorlu şartlar altında ayakta kalma mücadelesi verdiği bu dönemde, gazetecilik yapmak cesaret ve kararlılık gerektiren bir görev haline geldi. Gazetecilerin karşılaştığı ekonomik zorluklar, siyasi baskılar ve dijital medyanın hızla yükselişi, bu mesleğin nasıl şekillendiriyor?

Bu bağlamda, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi ve TSYD Erzurum Temsilcisi İrfan Tarakçıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportaj, yerel medyanın karşılaştığı engelleri ve gazetecilik mesleğinin geleceğe dair yönlerini ele aldık. Tarakçıoğlu, gazetecilikte etik değerlerin korunmasının önemini, bağımsız haberciliğin zorluklarını ve sosyal medyanın geleneksel medyaya olan etkisini samimi bir dille değerlendirdi.

Bingöl Kent Haber gazetesi olarak Tarakçıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz kapsamlı röportajın detayları...

“EKONOMİK BAĞIMSIZLIK OLMADAN EDİTORYAL BAĞIMSIZLIK OLMAZ”

1)Bölgede bağımsız gazetecilik yapmanın önündeki en büyük engeller nelerdir? Siyasi baskıların ve ekonomik sıkıntıların bu duruma etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bölgede ve genelde bağımsız gazetecilik yapmanın önündeki engellemeden birisi ve en önemlisi ekonomik sıkıntılardır. Başta hayatınızı idame ettirecek,  sosyal güvencenizi karşılayacak asgari geliriniz olmazsa, bırakın gazeteciliği yaşamanız mümkün olmaz. Ekonomik özgürlük olmadan editoryal bağımsızlık olamaz.  Oluyor diyen varsa yanılıyordur. Ekonomik bağımsızlık çalışacağınız şartları da hayat standartlarını da etkileyeceğinden serbest düşünmenizi de olumlu etkiler.

“GAZETECİLERİN SORUMLULUKLARI SORUNLARIN ÖNÜNDE OLMALIDIR”

Siyasi baskı konusu da yine dönüp dolaşıp ekonomik sıkıntılara çıkıyor. Her ne kadar siyasi baskı olursa olsun gazetecinin ekonomik bağımsızlığı varsa, siyasi baskı olsa da bundan etkilenmesi daha minimum düzeyde kalacaktır. Bağımsız gazetecilik derken şunu da iyi bilmemiz gerekiyor; ülkemizin kanunlarına, bölünmez bütünlüğüne, milli ve manevi değerlerine ayrıca topluma saygılı, gazetecilik meslek ilkelerine saygılı olmalısınız.  Gazetecilik demek bu saydıklarımızın karşısında olmak demek değildir. Gazetecilerin sorunları vardır, ancak sorumlulukları da vardır. Sorumlulukları sorunların önünde olmalıdır.

“KANUNİ DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR”

2)Gazetecilik mesleğinde etik ilkeler ne kadar titizlikle uygulanıyor? Doğuda objektif habercilik yapmanın zorluklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gazetecilik meslek etiğinin titizlikle uygulandığını söyleyemeyiz, uyanlar var, uymayanlar var. Bağımsız olmak demek sorumsuz olmak demek de değil elbette.  Etik konusunda meslek örgütlerinin etkin olduğunu söyleyemeyiz. Nedenine gelince meslek örgütlerinin bir yaptırım gücü bulunmuyor. Nasıl ki kimin gazetecilik yapacağına örgütler karar veremiyor, etik ihlallerinde de kınamadan öteye gidemiyorlar. En fazla, üye olanların ağır ihmal durumunda üyeliklerine son verir. Burada basın kanunu ve meslek STK’larının kanunla etkin kılınması gündeme geliyor. Çünkü hala bahsettiğim iki konuda kanuni düzenleme yok.

Bu konuda yine en büyük denetim mekanizması etik kurallar ve gazetecinin kendini kontrol etmesi önemlidir.

Doğuda objektif gazetecilik konusunda sıkıntılar, dönüp dolaşıp ekonomiye geliyorsunuz.  Birilerine bağımlı olduğunuzda dolasıyla orayı gözetmek durumunda kalıyorsunuz, objektif olamıyorsunuz. Gazetecilik eleştiri sanatı olarak bilinir. Ama pozitif eleştiriyi yapıcı yönlendirmeyi neredeyse kimse aklına getirmiyor.  Haberleri hazırlarken tek taraflı olarak ele almak zaten başlı başına bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu zaten hakkaniyetten uzak, yanlı bir metin ortaya çıkarıyor.

“ÖZEL HABERLERİN YER ALMADIĞI GAZETELERİN SONUNUN İYİ OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”

3)Yerel gazeteler ayakta kalma mücadelesi verirken son zamanlarda tasarruf tedbirleri kapsamında bazı kurumların yerel medyaya verilen ilanların kesilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yerel gazetelerin ayakta kalma mücadelesi verdiği bir dönemde, tasarruf tedbirleri adı altında resmi ilanlarda büyük oranda yaşanan azalma, durumu daha da zorlaştırmıştır. Başından beri bahsettiğimiz ekonomik özgürlük konusuna geliyoruz yine. ‘Basın İlan Kurumu giderleri ödesin ben de gazetecilik yapayım’ mantığıyla bu iş olmuyor. Zaten yerel gazetelerin giderleri çok, Basın İlan Kurumu’ndan gelen ilan karşılığı miktar, vergi ve SGK ödemelerle devlete geri dönüyor. Basın İlan Kurumu’nun ilanlarla yerel gazetelere verdiği destek elbette inkar edilemez. Ama kuruluşunuzun tüm işleyişini buna göre yaparsanız, sonunda bir yerde tıkanıyor. Bu durumda yerel gazetelerin Basın İlan Kurumu dışında, bir reklam yapılanması içerisinde de bulunması, sırf yasal gereklilikleri yerine getirmek adına çalışarak değil, geniş bir vizyonla çağın gereklerini de göz ardı etmeden yeni bir yapılanmanın içerisine girmesi, yetişmiş elemanlarla daha etkin, daha okunur gazeteler ortaya çıkarması gerekiyor ki , gerisi gelsin, Yoksa ajans abonelikleriyle, bütün yerel gazetelerin aynı haberlerle yayınlandığı,  özel haberlerin yer almadığı gazetelerin sonunun iyi olacağını düşünmüyorum. Aynı durum yine Basın İlan Kurumu’nun ilan desteği ile devam eden İnternet Haber Siteleri için de geçerlidir.

“AJANSLARA BAĞIMLI HABERCİLİKLE FARKLI DÜŞÜNCELERİN YAYINLANDIĞINI SÖYLEMEM MÜMKÜN DEĞİL”

4)Birçok yerde gazeteler ekonomik nedenlerden dolayı kapatılırken Bingöl’de 9 gazeteden tek gazeteye düşürüldü, bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Erzurum’da da gazeteler birleşti

Benzer bir yapılanma hatta Türkiye’de ilk kez gazete birleşmesi Erzurum’da yapıldı. 16 yerel gazete 4’erli gruplar halinde birleşti, şu anda 4 gazete yayında. 16 farklı ses bir anda 4’e indi diyemiyorum, çünkü günümüzde ajans abonelikleriyle, ajanslara bağımlı habercilikle farklı düşüncelerin yayınlandığını söylemem mümkün değil. Zaten bir farklılık yoktu. 2012 yılında yapılan bu birleşmenin ardından ilk önce gazeteler web ofset ve renkli olarak basıldı, ancak sonraki yıllarda ekonomik şartların da getirdiği zorluklarla yine eskiye dönenler oldu( siyah beyaz çıkmaya başladılar). Sadece 1 gazete halen renkli yayınlanıyor ve diğerlerinden farklı konumda. Bu birleşmelerden hedeflenen şey, masrafları kısarak, aynı geliri elde etmek bu arada etkin gazetecilik yapmaktı . Birleşmelerden hedeflenenlerin tamamının geçekleştiğini söyleyemem. Bingöl’deki birleşme de işverenlerin masraflarının azalması bakımından olumlu. Umarım, bu birleşmeden elde edilecek artı değerin daha çok haber, daha çok özel haber olarak gazete sütunlarına yansır, meslek adına olumlu gelişmelere katkı sağlar.

Muş’ta Kurt Saldırısı: 50 Gebe Koyun Telef Oldu Muş’ta Kurt Saldırısı: 50 Gebe Koyun Telef Oldu

5 Sosyal medyada yurttaş gazeteciliğinin artışıyla birlikte, geleneksel medya gücünü kaybediyor mu? Yerel gazetecilik, bu değişime nasıl ayak uyduruyor?

Sosyal medyadakiler gazeteci mi?

Sosyal medyada gazetecilik yapılmıyor. Gazetecilerin dışında olanlar bu mecrayı kullanıyor diye şimdi bu insanlar gazeteci mi oldu. Bu durum çok farklı sonuçlar doğruyor. Reyting ve tıklanma uğruna yapılanlar elbette, geleneksel medyayı etkiliyor. Ancak yine Basın İlan Kurumu aracılığıyla bir takım gerekliliklerine yerine getirenlere, öncelik yerel gazetelerin olmak üzere internet sitesi kuranlara ilan desteği sağlandı. Bu destek devam ediyor. Türkiye genelinde sanırım 300’ü aşkın internet sitesi bundan faydalanıyor. Bu hem gazeteci istihdamına katkı sağlıyor, hem de gelecekte belki geleneksel medya çok az bir oranda kalacak, geleneksel medyaya da bir kapı aralandı. Bu işi doğru ve gerçekten emek vererek yapanlar öne çıkacak ve kazançlı olacak.  Geleneksel medya değişime ayak uydurmada, önceden hazırlıklı olanlar daha kolay adapte oluyorlar, yeni başlayanlar ise bir takım sıkıntılar çekerek kervanı yolda düzenleyecekler sanırım.

HABER: EYLEM  ÖZEN