Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrazak Gültekin’in Beytulhikme An International Journal of Philosophy Dergisinde yayımlanan “Biyolojik İnsanlığın Sonu mu Geldi?” başlıklı yazısında, yapay zekanın insan biyolojisi üstündeki etkisini ele alıyor.
Gültekin makalesinde, biyolojik insanın transhümanist bağlamda dönüşümünü mercek altına alıyor ve insanlığın evrimsel sürecinde radikal bir değişimi işaret ediyor.
Gültekin’e göre, modern insanın saf biyolojik yapısı, teknolojik gelişmeler ve yapay zekanın etkisiyle geri dönüşü olmayan bir şekilde değişmekte. “Artık pür biyolojik bir insanın varlığına gelecekte rastlamamız mümkün olmayacak” diyen Gültekin, bu dönüşümün yalnızca bir başlangıç olduğunu belirtiyor.
“GELİŞEN TEKNOLOJİ ‘BİYOLOJİK İNSANLIĞIN SONU MU GELDİ?’ SORUSUNU GÜNDEME GETİRİYOR”
Gelişen teknoloji ve değişen biyolojik yapının, evrimsel süreç içerisinde ‘biyolojik insanlığın sonu mu geldi?’ sorusunu gündeme getirdiğini ifade den Gültekin, makalenin sonuç kısmında şu ifadelere yer veriyor; “Bu soru hem teknolojinin insan doğası üzerindeki etkilerini hem de insanlığın bu etkilerle nasıl karşılık vereceğini anlamak için derinlemesine incelenmesini gerekli kılmaktadır. Transhümanist hareket, insanlığın biyolojik yapısını aşarak daha üstün bir varoluş biçimine geçebileceği iddiasını taşımaktadır. Biyoteknoloji, genetik mühendisliği ve yapay zeka gibi teknolojiler, bu dönüşüm sürecinin anahtarı konumundadır. Yine varlığın evrimsel süreç içerisinde bir tekamül gösterdiği dikkate alınırsa ve insanlığın bu süreçte ifade edildiği gibi rastlantısal bir mutasyonun sonucunda ortaya çıktığı göz önüne alınırsa bu sürecin sibernetik ve teknolojik gelişmeler sonucunda bilinçli bir değişikliğe evrileceği ön görülebilir bir gerçektir. Transhümanist düşünce, biyolojisi sınırlı varlık olan insanın bu sınırları kendi bilinçliliği ile yeniden organize etmektedir.
“İNSAN BİYOLOJİSİNİN TEKNOLOJİYLE BİRLEŞMESİ, İNSAN DOĞASINI VE KİMLİĞİNİ YENİDEN TANIMLAMAYI GEREKTİRMEKTEDİR”
Teknoloji ile desteklenmiş biyoteknolojik insan, sadece ontolojik soruna konu olarak görülmez evrimsel süreçte biyolojisi değişen insan aynı zamanda ahlaki, felsefi, sosyal ve hukuki boyutları da olan karmaşık bir problemin konusu haline gelmiştir. Biyolojik yapının bozulması ve insan biyolojisinin teknolojiyle birleşmesi, insan doğasını ve kimliğini yeniden tanımlamayı gerektirmektedir. Bu süreçte, insan hakları, sosyal adalet, biyopolitika ve ahlaki soruların yeniden ele alınması zorunludur. Kimliğin insan biyolojisiyle ve toplumsal çevre ile doğrudan ilişkili olduğu düşünüldüğünde bu anlamda kimlik ve kişilik sorununun ortaya çıktığı ortadadır. Bu yüzden önceki yapıda her şeyin biyolojik insan üzerine kurgulandığı göz önüne alındığında transhüman çağında sistemin yeniden organize edilip pür biyolojik yapısı bozulan insanın transhüman bir varlık olarak değerlendirilerek yeni bir yapıda kurgulanması gerekmektedir. Biyolojik insanlığın sonu, hukuki ve biyopolitik düzenlemelerin de yeniden yapılandırılmasını gerektirmektedir. Çünkü insan varoluşu farklı bir yapıya dönüşmüş ve ortaya yepyeni bir varoluş alanı çıkmıştır. Daha önceki tüm düzlemler biyolojik insan üzerine kurgulanırken karşı karşıya kaldığımız insan çok daha gelişmiş ve teknoloji ile zenginleştirilmiş bir yapıya sahiptir bu durumda ortaya çıkacak hemen her durum yeninden değerlendirilmeye muhtaçtır.
“YAPAY ZEKANIN, İNSANLIĞIN EVRİMİNDE YENİ BİR AŞAMA OLARAK GÖRÜLMESİ MÜMKÜNDÜR”
Biyolojik insanlığın sonu, yalnızca bir biyolojik evrim aşamasının bitişi değil, aynı zamanda yeni bir varoluş biçiminin başlangıcı olabilir. İnsanlık, bu yeni dönemde, biyolojik kökenlerini korumayı mı seçecek, yoksa teknolojik bir varoluşa mı evrilecek? Bu sorunun cevabı, büyük ölçüde insanlığın geleceğini nasıl görmek istediği ve bu geleceği şekillendirmek için hangi ahlaki ve sosyal ilkeleri benimsediğiyle ilgilidir. Geleceğin teknolojik dünyasında, biyolojik insanlığın yerini neyin alacağı, bugün alacağımız kararlarla belirlenecek gibi görünmektedir. Transhümanist bakış açısına göre, yapay zeka ile birleşmiş bir insanlık, biyolojik sınırlamalardan kurtulmuş, hatta bu sınırlamaları aşmış bir varoluşa geçiş yapabilir. Bu bağlamda, yapay zekanın sadece bir araç olarak değil, insanlığın evriminde yeni bir aşama olarak görülmesi mümkündür.”
(Haber Merkezi)