Tarih boyunca birçok yıkıcı deprem yaşayan Bingöl için son dönemlerde sık sık 7.4 büyüklüğünde deprem uyarısı yapılıyor. Doğu Anadolu Fayı ve Kuzey Anadolu Fayı’nın kesişim noktasında yer alan Bingöl’ün olası bir depreme hazır olup olmadığını, deprem öncesi hazırlıkları, yapılması gerekenleri ve ilin deprem gerçeğini TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Canfidal Boldaş ve kurul üyeleri ile konuştuk.

-Bingöl’de son dönemlerde 7.2-7.4 büyüklüğünde deprem beklendiği sık sık dile getiriliyor. Bingöl olası büyük bir depreme hazır mı?

Bingöl’de yakın tarihte 1971’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde 878 yurttaşımız hayatını kaybetti. Yine 1 Mayıs 2003 tarihinde meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde de 176 kişi hayatını kaybetti.

Son günlerde özellikle Karlıova merkezli çok sayıda deprem meydana geldi. Varto’nun Alabalık Köyü’nde de bir gün içerisinde iki tane orta büyüklüğünde deprem meydan ageldi.

Bilim dünyasının ulusal camiası ve uluslararası camiası da son zamanlara sıklıkla Bingöl’ün deprem gerçekliğine vurgu yapıyorlar.

Türkiye bir deprem ülkesi, Bingöl de bir deprem şehridir. Bingöl’ün Karlıova İlçesi Kuzey Anadolu Fay Hattı ile Doğu Anadolu Fay Hattının kesişim noktasıdır.

Bu hareketlilikler yaşanıyorken, Bingöl depreme hazır mıdır? Bence değildir. Niye değildir?

6 Şubat depremi tarihin en büyük depremlerinden biridir ve büyük bir coğrafyayı etkiledi. Resmi kayıtlara göre, 6 Şubat depremlerinde 53 bin 537 yurttaşımız hayatını kaybetti, 107 bin 213 yurttaşımız da yaralandı. Bu verilerin de, resmi sağlık merkezlerine intikal eden kayıtlar olduğunu düşünüyoruz. Bu verilerin daha yüksek olduğu şüphemiz de var.

6 Şubat depreminden sonra yine Bingöl’de de hasar tespit çalışmaları yapıldı. TMMOB üyesi 96 mimar ve mühendis arkadaşımız da bu çalışmalara destek verdi. O çalışmalarda 5 bine yapın yapının ağır hasarlı olduğu tespit edildi, 100 dolayında yapının da acil yıkılması gereken yapı olarak tespit edildi. Bu yapılar yıkıldı mı, yıkılmadı mı, ne kadarı yıkıldı? Böyle bir bilgi kamuoyu ile paylaşılmıyor.

Tereddütler ve korku bu kadar yüksekken ve bir depremsellik riski yakınken, kamu idarelerinin düzenli aralıklarla kamuoyunu bilgilendirmeleri gerekirdi.

Bingöl depreme hazır mı? Hayır dedik, çünkü 5 bin dolayında ağır hasarlı yapıda hala insanlar yaşıyorlarsa, oraları yaşam alanı olarak kullanıyorlarsa, Bingöl depreme hazır değil demektir. Çünkü şuanda önümüzdeki en büyük sıkıntı, Bingöl’de acil yıkılması gereken yapıların yıkılması ve ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların dönüşümünün sağlanmasıdır.

Bu anlamda da bildiğimiz bir çalışma yok.

-1971 ve 2003 depremlerinden sonra gerekli dersleri çıkardık mı? Erzincan’da yüksek katlı yapılara izin verilmiyor. Bingöl’de neden 8-9 katlı yapılara izin veriliyor? Bu binalar olası bir depremde risk teşkil etmiyor mu?

Bingöl’de yaşanan depremlerden sonra çıkarmış olduğumuz bir ders yoktur. Çünkü 2003 sonrası yapılan yapılara baktığımız zaman katları yükseltme için hep yama kullanılmıştır. Mesela ilk giriş kat dükkandır, asma kat gelmiştir, asma katın üzerinde 4 katı yapı vardır, üzerine de teras kat inşa edilmiştir. Yani her tülü imar kanununu sabote edecek, ya da bir ranta evirebilecek şekilde nasıl yorumlanabiliyorsa şekilde yorumlanmış ve bugün benim gördüğüm kadarıyla 2003 sonrası yapılmış 9 katlı yapı var.

Buralarda yaşanması muhtemel bir depremde o yapılarda bir can kaybı olması durumunda hem ilgili idareler, hem de o işleri yapan insanlar vicdani olarak en azından kendilerini sorumlu hissetmeliler.

Her yaşanan olaydan bir ders çıkarmak gerekiyor.

“9 DEFA İMAR AFFI YASASI ÇIKARILDI”

2003 depreminden sonra 9 defa imar affı yasası çıkarıldı. İmar affı yasası ile birlikte teknik işlemlerden uzak, kaçak yapılmış, projesiz, betonu, demiri kontrol edilmemiş yapıları hem hukuki olarak hem de teknik olarak meşrulaştırdılar.

Demek ki ders çıkarmamışız. 6 Şubat depreminde Malatya’da, inşaatı yeni bitmiş, mülk sahiplerinin henüz yerleşmediği binalar bile yıkıldı. Bunun sebebi de denetim mekanizmasındaki eksikliktir.

-Olası bir depremde arama kurtarma ekipleri yeterli mi?

Şuanda Bingöl’ün 283 bin civarında bir nüfusu var. AFAD’an aldığımız verilere göre, AFAD’ın arama kurtarma personeli sayısı 14-15 civarında ama istihdam edilen arama kurtarma personeli sayısı 11 kişiymiş.

Bunun yanında da 4 bin 800 tane çadır stoku varmış. 5 kişilik aileye bir çadır verildiğinde sadece 24 bin kişiyi barındırabiliyoruz. 260 bin yurttaşımız barınma sıkıntısıyla karşı karşıya kalacak.

AFAD, arama kurtarma personeli sayısının azlığının farkında olduğu için; SAR, AKUT, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odasının kurduğu arama kurtarma ekipleriyle kendi eksikliklerini örtmeye çalışıyorlar. SAR, AKUT, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası gibi kuruluşlar da bizim gibi gönüllü olarak emek veren yapılardır.

Sağlık Turizminde Hedef 5 Milyon Turist Sağlık Turizminde Hedef 5 Milyon Turist

Bingöl genel hayata etkili afet bölgesi ilan edildi. Bu terimden anladığımız kadarıyla, bir ilde deprem riski varsa o kenti depreme hazırlamak gerekiyordu. Burada da öncelikle acil yıkılması gereken ve ağır hasarlı olan yapıların yıkılması gerekirdi, toplanma, barınma alanlarının yapılması gerekirdi. Ama öyle bir çalışma da görmedik.

Söylemlerimiz eleştirel olabilir, bizim hem yasal, hem toplumsal hem de meslek etiğimiz gereği yanlışı eleştirip doğruyu savunma gibi bir sorumluluğumuz var.

Mesela Sağlık Müdürlüğünden aldığımız bilgilere göre, 500 yataklı sahra hastanesi inşa edilmiş. Helikopter pistinden yemekhanesine, ameliyathanesine kadar her şeyi hazırmış. Doğru yapılan şeyi destekliyoruz. Emeklerine ve bu çalışmaları için de teşekkür ediyoruz.

-Bir ili deprem dirençli kent haline getirebilmek için ne yapılması gerekiyor?

Bir ili deprem dirençli kent haline getirebilmek için en az 20-30 yıllık bir süreç gerekiyor. Çünkü deprem dirençli kent çok kolay inşa edilebilecek bir kent değildir. Elektrik, telefon, doğalgaz, su, kanalizasyon hatlarından üstyapısına kadar, yani şehirde eski olan bütün yapıların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Altyapının tamamının deprem mevzuatına göre ve deprem sırasında kullanılabilecek şekilde inşa edilmesi gerekiyor. Deprem dirençli kent inşa etmenin zor iş olduğunu biliyoruz ancak deprem öncesi önlemlerin alınabilmesi için her idarenin inisiyatif alması ve kenti depreme hazırlaması gerekiyor.

-Fırat Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Bingöl Belediyesi tarafından ‘Deprem Master Planı’ hazırlanıyor. Bu konuda sizlerden destek istendi mi?

TMMOB Bingöl İl Koordinasyon Kurulu’nun 1.5 yıllık bir örgütlenme süreci var. 1.5 yıldır her platformda bu çağrıyı yaptık, meslek icabı teknik olarak faaliyet gösteren ya da işlev icra eden kurumların tümüyle koordinasyon halinde çalışmak istediğimizi defalarca ifade ettik ama hiçbir kurum bugüne kadar bizi kendi çalışmalarına dahil etmedi. Bunu vali beye de ilettik, belediye başkanına da ilettik, ziyaret ettiğimiz kurum amirlerine de ilettik ama bizimle temasa geçen bilgi alışverişine giren ya da bizi toplantılara, komisyonlara davet eden bir kurum olmadı. Bu da kentin aslında en büyük eksiğidir. Çünkü sağlıklı bir işleyişin olabilmesi için sivil toplum dinamikleriyle kamu kurumlarının eksiksiz bir koordinasyonda olması gerekiyor. Bir depremden, bir doğa olayından bahsediyorsak ilk akla gelen sivil dinamik TMMOB olmalı, çünkü tek teknik dinamiktir. Başka yoktur. Tüm mühendislik disiplinlerinin birleştiği bir çatı örgüttür aslında. Burada hemen hemen her meslek örgütünden meslektaşımız var. Her arkadaşımızla birlikte Bingöl’ün kalkınmasına, gelişmesine doğru ilerlemesine, daha yaşanılır bir Bingöl inşa etmek adına her zaman için tüm kamu kurumlarıyla, yerel idarelerle kendi ilkelerimiz doğrultusunda çalışmaya hazırız. İlkemiz de ne olarak şudur; bilim ve teknik temelli çalışmaların hepsinde yer alırız. Buradan yine valilik ve belediye başta olmak üzere tüm idarelere de çağrıda bulunuyoruz; daha yaşanılır bir Bingöl için inisiyatif almak istiyoruz.

-Bingöl’de sürekli bir depremin yaşanabileceğinden bahsediyoruz. Depreme hazırlık konusunda kamu kurumlarından beklentileriniz nelerdir, neler yapılması gerekiyor?

Sivil toplum dinamikleri ile kamu koordinasyonunun iyi sağlanması gerekiyor. Çünkü bu memleket hepimizin, biz de burada yaşıyorsak, burayı depreme, doğa olaylarına hazırlayabilmek emek ve mücadele vermeliyiz.

Bu anlamda kamuya, özellikle valiliğe şu çağrımız var; bu ilde ‘Afet Yönetim Komisyonu’ kurulmalı. Bu afet yönetim komisyonunun bileşenleri çok önemlidir. İl, ilçe yerel yönetimleri bünyesinde kurulması gereken acil durum müdürlüklerinin temsiliyetiyle il, ilçe mülki idari amirliğinin görevlendireceği kişilerden AFAD’ın, Çevre Şehircilik Müdürlüğünün, TMMOB’un, AKUT’un, SAR’ın, Ticaret Odasının kurduğu arama kurtarma ekibinin, sağlık müdürlüğünün bir araya gelebileceği bir komisyon kurulmalıdır.

Yerel yönetimler acil durum müdürlüklerini kurdukları zaman o yönetim pozisyonuna gelecek arkadaşların ya da meslektaşlarımızın siyasi referanslarla değil de gerçekten liyakat kriteriyle atanıp  komisyona görevlendirilmelerini bekleriz.

“AFET YÖNETİM PLANI HAZIRLANMALIDIR”

Bu komisyonun kurulması elzemdir ve bu komisyonun çalışmalarıyla ‘Afet Yönetim Planı’ hazırlanmalıdır.

Afet yönetim planından kastımız da, deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası süreçlerinin sağlıklı kurgulanabileceği bir rehber niteliğinde olmalıdır.

Örnek vermek gerekirse, ilde toplanma alanlarının belirlenmesi ve eğer yoksa yerel idarelere yaptırım gücünü götürmesi gerekir bu komisyonların.

Toplanma alanları dediğimizde yerel yönetim bizlere mahalle parklarını gösteriyor ama bizim teknik olarak algıladığımız ve bildiğimiz toplanma alanları mahallede bulunan sosyal etkinlik alanları değildir.

Toplanma alanları, deprem sırasında ya da herhangi bir acil durum sırasında halkın ilk koşacağı yer olmalıdır. Buralar lavabosuyla, duş alanlarıyla, yeme içme ihtiyacının karşılanacağı bir yerin olmasıyla, çocukların ve yaşlıların geçici süreliğine de olsa barınabileceği bir yapısıyla kompleks halinde inşa edilmelidir.

“BİLİNÇLENDİRME ÇALIŞMALARI YAPILMALI”

Bu komisyonlar aracılığıyla bilinçlendirme çalışmaları da yapılmalıdır. Deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında kaotik bir durumun, bir panik halinin oluşmaması için halkın her ana psikolojik olarak hazırlanması gerekiyor. Bunların da bilinçlendirme çağrılarıyla, eğitimlerle, söyleşilerle, sosyal etkinliklerle, teknik etkinliklerle sağlanabileceğini düşünüyoruz.

“GEÇİCİ VE KALICI BARINMA ALANLARININ TESPİT EDİLMELİ”

İlde geçici ve kalıcı barınma alanlarının tespit edilmesi gerekiyor. Bugün AFAD’ın karşısında bulunan bir arazide düzeltme çalışması olmuş ama oranın sadece barınma alanı olarak kalacağının zikredilmesi üzücüdür. Oranın hiçbir altyapısı yok, elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapılarının yapılması lazım, konteynırsa konteynır, çadırsa çadırların kurulacağı alanın alt zemin betonunun bile hazır olması lazım. Bu şekildeki hazırlıkların yapılabilmesi için o komisyonların kurulmasını elzem görüyoruz.

“KUZEY İLÇELERİNİN ULAŞIMI SIKINTILI”

Bugün kuzey ilçelerimizden özellikle Yedisu ilçemizin ulaşımı sıkıntılı. Bir deprem durumunda merkezden Yedisu’ya ulaşım, arama kurtarma, insani yardımlar dahil olmak üzere sıkıntılı olabilir. O yüzden ulaşımda problem olabilecek her ilçemizde arama kurtarma faaliyetlerini ve deprem anı ve sonrasındaki organizasyonları iyi yürütebilecek ekiplerin oluşturulması lazım. Bu genellikle de oralardaki mülki idare amirlikleri ile yerel yönetimlerin personellerince yapılması gerekir diye düşünüyorum.

“DEPREME MÜDAHALE EDEBİLECEK ARAÇLARIN ENVANTERİ ÇIKARILMALI”

Yine bu komisyon çalışması bünyesinde özel sektör dahil il genelinde depremde kullanılabilecek iş makinelerinin envanterinin çıkarılması gerekiyor. Yine aynı kurum ve kuruluşlar bünyesinde çalışan personel envanterinin çıkarılması gerekiyor. Bir deprem anında, nerede ne araç var, hangi şirket ya da hangi kurumda kaç personel var bunların hepsinin afet yönetim planında olması gerekiyor. Afet yönetim planını da o komisyonun oluşturması gerekiyor.

“AĞIR HASARLI YAPILAR YIKILMALI”

Acilen ağır hasarlı yapıların yıkılması lazım. İnsanların mağdur edilmeden bu çalışmaların yapılması gerekiyor. Yerinde dönüşümü kolaylaştırmak lazım. Bugün en çok duyduğumuz rahatsızlık ve şikayet, yerinde dönüşüm ile ilgilidir. İnsanların sadece yaşadığı yerde tapuları yoksa hak mahrumiyeti yaşamamaları gerekiyor. En azından o köy sınırları içerisinde tapulu yeri varsa orada da yapma imkanı verilmelidir.

“HAFRİYATLAR DERELERE DÖKÜLÜYOR, DENETİM YOK”

Yerinde dönüşümün kazısından çıkan hafriyat hiçbir kurum tarafından denetlenmiyor. Ne İl Özel İdaresi tarafından ne de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından. Oradan çıkan hafriyat nereye dökülüyor, kim döküyor, hangi izinle döküyor bunların hiçbirini bilmiyoruz. Hoyrat bir şekilde derelere, çaylara, dağlara döküp geçiyorlar. Bunların hepsinin denetlenmesi gerekiyor. Bu konuda İl Özel İdaresi ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün denetleme yetkisi vardır ve bu yetkilerini işletmeleri gerekiyor.

“MİKROBÖLGELEME ÇALIŞMALARI YERİNDE DENETLENMİYOR”

Bingöl’de mikrobölgeleme çalışmaları devam ediyor. Güzel bir çalışmadır, destekliyoruz, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz ancak mikrobölgeleme çalışması edindiğimiz bilgilere göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ihale edilmiş.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, bu kadar önemli bir çalışmanın kontrol mekanizması temelinde nerede durduğu konusunda hiç şahitlik etmedik. Dışarıdan aldığımız bilgilere göre, mikrobölgeleme çalışması yapan firma, çektiği kamere görüntülerini ve fotoğrafları bakanlığa göndererek işi yaptığını belirtiyor. Yani bakanlığın yerinde bir denetimi yok. Belediye bu işin neresinde, kontrol mekanizmasında bir sorumluluğu var mıdır, yok mudur, bu konuda bir bilgimiz yok. Yoksa, bakanlık personeli neden burada denetim görevini yerine getirmiyor. Bu da ayrı bir sıkıntıdır.

Mikrobölgeleme çalışmalarının sağlıklı yapılması lazım.

Kamu bünyesinde bir afet yönetim komisyonunun kurulması elzemdir. Biran önce bu komisyonun kurulup çalışmalarına başlaması gerekiyor. Bunu ısrarla öneriyoruz.

Buradan bütün kamu idarelerine, yerel yönetime, mülki amirlere açık çağrımızdır, Bingöl için, Bingöl halkı için, Bingöl doğası için kendi bilimsel ve teknik ilkelerimiz doğrultusunda çalışmaya hazırız. Daha önce hazırlanan ‘Afet Risk Azaltma Raporu’muz vardı, ilgili kurumlarımız bu raporumuza bir göz atarlarsa 9 mühendislik meslek disiplininden temsilciliklerimizin hazırladığı bilgiler yer alıyor. Bizim bakış açımızı, beklentimizi, olması gerektiğini düşündüğümüz konuların hepsini bu rapor onlara gösterecektir.

Kültür Mahallesi’nde çevre yolunun alt kısımlarının imara açılması duyumları aldıklarını belirten Canfidal Boldaş, bundan vazgeçilmesini beklediklerini söyledi.

Ömer ŞANLI