Tarihi, turistik bir kent değiliz, denizimiz, sahilimiz yok.

En büyük zenginliğimiz doğamız, ormanlarımız, akarsularımız.

Ancak bu zenginliklerimiz bir bir yok ediliyor, insan eliyle, acımasızca.

Önce akarsularımız üzerine bir bir HES’ler, kocaman barajlar inşa etmeye başladılar. Bu barajlardan ürettikleri elektrik 20 tane Bingöl’ü aydınlatacak kadar fazla ancak biz sürekli zamlanan elektriği en pahalısından tüketmeye devam ediyoruz.

Sonuç doğa talanı, derelerin kurutulması, buralarda yaşayan canlıların yok edilmesi.

Sonra dağlarımıza yuva edinen Çengel Boynuzlu Dağ Keçilerine, Yaban Keçilerine göz diktiler. İhaleler yaparak para karşılığında yaban hayvanlarının ölümünü pazara çıkardılar. Yurt içinden, yurt dışından gelen avcılar, yaban hayvanlarımızı öldürüp, büyük zafer kazanmışçasına üzerinde pozlar verdiler.

Sonra ormanlarımız cayır cayır yandı, günlerce. Bingöl’deki orman müdürlüğü ekiplerinin kısıtlı imkanlarıyla müdahale edilmeye çalışıldı, yangın söndürülemedi, günlerce devam etti. Türkiye’nin en fazla orman varlığına sahip illerden biri olan Bingöl’de, bir helikopter konuşlandırmayı çok gördüler. Helikopter 3 gün sonra yangına müdahale edebildi, Adana’dan gelene kadar da ormanlık alanın büyük bir kısmı yanarak küle döndü, ormanda yaşayan canlılar yanarak can verdi. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde hala bir yangın söndürme helikopteri yok.

Şimdi de şehrin can damarı, ciğeri, suyu, havası, geleceği olan ormanlara göz diktiler. Karlıova İlçesi Karacehennem Ormanlarında 35 hektarlık alanda kesimlere başlandı. Adına gençleştirme denilerek.

Meşe ağaçları, hiçbir insanın ilgisine, beslemesine ihtiyacı olmadan, doğanın doğal ortamında yetişen, büyüyen, Bingöl’ün nefes almasını sağlayan yöreye özgü ağaç türleridir. Adına gençleştirme denilerek yapılan kesimin adı olsa olsa ‘orman kıyımı’ olur.

İhaleler yapılarak dağ keçilerinin öldürülmesinden, ihaleler yapılarak ormanların yok edilmesinden, doğal yaşama müdahaleden vazgeçilmelidir. Ağaç kesimleri biran önce durdurulmalıdır.